Mesajı Okuyun
Old 09-11-2006, 15:01   #7
üye10245

 
Varsayılan

hukukçunun sorumlulukları diğer mesleklerinkiyle kıyaslanamayacak kadar soyut ve karmaşık düşünceler silsilesiyle kendiliğinden ortaya çıkar. bir reflekstir.

şu bi kesindirki, kendi ülkesinin mevzuatından ayrı, bağımsız sorumlulukları vardır. mesela Türk hukuk mevzuatı ile hukuk biliminin geldiği nokta arasında fark vardır. bu fark bir ara nokta doğurur ve bu nokta hukukçunun durduğu yer olmalıdır. ülke mevzuatın hukuk bilimi ile çelişebilir. işte burada hukukçu, hukukçu olmasının verdiği refleksle buna karşı mücadele vermeli ama hiçbir zaman bu mücadelenin tatbikatını konusu suç teşkil eden fiillerle gerçekleştirmemelidir.

kendi ülkene ve onun kanun koycusu olan halkına karşı ve halkının kendini yönetme hakkına saygıdan dolayı bu gerekmektedir. elbet HUKUKSUZluk kanunlarda vardır. işte hukukçu bunları yine bir hukukçuya yaraşır fiillerle değiştirmeye uğraşmalı, kendi adaletini kendi sağlamamaıdır. halka ve onun tercihlerine saygı bunu gerektirir.

''Örneğin: Bir hakim duruşmadan çıktıktan sonra evine giderken otobanda saatte 160km. hız yapmayı "heyecanlı bir oyun" olarak görme hakkını kendinde bulabilir mi? Bir savcı lisansız bir bilgisayar yazılımını çocuğuna doğum günü hediyesi alıp, "benim bulunduğum kasabada lisanslı program satışı yok, ne yapalım" diyebilir mi? Bir avukat seyyar satıcıdan korsan kitap alıp, "yayınevlerinin yüksek kar marjını protesto ediyorum bu kişisel bir protestodur" diyebilir mi? Bir noter balkondan sokağa sürekli çöp boşaltıp, "cezası ...-YTL değil mi, veriyorum, döküyorum, al kardeşim" diyebilir mi? Örnekler çoğaltılabilir..''


diye örnekler vermiş sayın admin. işte bu örneklerde görülebilecek bir çok yanlışın sebebi hukuk nosyonunun tamamen alınamamasıdır. hukukçu bu örneklerdeki gibi davranmamalıdır. ancak afedersiniz koyun gibide olmamalıdır. avukat, katip değildir. onun aldığı hukuk eğitiminin ve hukukçu sorumluluğunun bir ağırlığı vardır. bu ağırlık bir refleksle, suç olmayan fiillerle kendisini eyleme dönüştürmeli ve karşı koymalıdır.

bebeğe tecavüz mevzuunda ise, bu ülkenin kanunlarına güvenilmeli. ancak hukuk anlayışımıza sığmayan bir nokta varsa bunun tepkiside yasal yollardan konulmalıdır. linç isteklerinin bir kurtuluş yoluymuş gibi bayraklaştırıldığı bu günlerde hukuka güveni temin etmek yine hukukçuya düşer. sağduyu en çok ihtiyacımız olandır. alanımızı ve mesleğimizi korumalı, sayın Can Doğanel;in dediği gibi mesleğin saygınlığını yok edecek davranışlardan kaçınmalıyız.

teşekkürler.