15-04-2010, 13:26
			
							
		 | 
		
			 
            #8
		 | 
	
	| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		2.Hukuk Dairesi 
E:2002/4194 
K:2002/4994 
T:09.04.2002 
•  ANLAŞMALI BOŞANMA 
• BOŞANMA DAVASI 
• VELAYET DURUMUNUN  DÜZENLENMESİ 
• ÇOCUKLARIN VELAYET DURUMUNUN DÜZENLENMESİ 
• FERAGAT 
•  DAVADAN FERAGAT 
 
ÖZET : 1- Karı-koca boşanmaya ilişkin  dilekçelerini birlikte kaleme almışlardır. Harçlar Yasasının bir sayılı  tarifesi uyarınca da tek bir başvurma harcı yatırılmıştır. Koca  tarafından ikinci bir başvurma harcının yatırılmamış olması onun  davasının bulunmadığı anlamını taşımaz. Dava kadının ve kocanın boşanma  isteklerini içermektedir. Koca hüküm kesinleşmeden 12.03.2002 tarihli  dilekçesi ile kendi davasından feragat etmiştir. Feragat tek yanlı bir  hukuki işlem olup, karşı tarafın kabulüne bağlı bulunmamaktadır.  Gerçekleşen bu durum karşısında kocanın kendi davasının feragat  sebebiyle reddine karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.  
2-  Taraflar düzenledikleri protokolde müşterek çocuk Ezgi'nin velayetinin  babaya bırakılacağını kabul etmişlerdir. Yargılama sırasında başka bir  beyanları da olmamıştır. Mahkemece; protokole aykırı velayet düzenlemesi  yerinde görülmediği gibi 13. parseldeki 9 numaralı bağımsız bölümün  tapusunu iptali ile davalı adına tesciline, aracın mülkiyetinin de  kadına ait olacağının tesbitine karar verilerek yerde protokole atıf  yapılması da isabetsizdir. Gerçekleşen bu durum karşısında anlaşmalı  boşanmanın şartları oluşmamıştır.  
( 743 s. MK. m. 134/3 ) 
( 1086  s. HUMK. m. 91, 95, 388 ) 
Taraflar arasındaki davanın yapılan  muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası  gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp  düşünüldü:  
4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate  alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin  uygulanması gerekir.  
1-743 sayılı Medeni Kanunun 134/3. maddesi;  evlilik en az bir yıl sürmüşse eşlerin birlikte başvurması ya da bir  eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin  temelinden sarsılmış sayılacağını, bu halde boşanma kararı verilebilmesi  için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe  açıklandığına kanaat getirmesi halinde boşanmaya karar verilebileceğini  hükme bağlamıştır. Sözü edilen madde genel usul kurallarından ayrılmış,  eşlerin birlikte kaleme alacakları dilekçe ile de boşanma davası  açabileceklerini kabul etmiştir.  
Karı-koca boşanmaya ilişkin  dilekçelerini birlikte kaleme almışlardır. Harçlar Yasasının bir sayılı  tarifesi uyarınca da tek bir başvurma harcı yatırılmıştır. Koca  tarafından ikinci bir başvurma harcının yatırılmamış olması onun  davasının bulunmadığı anlamını taşımaz. Dava kadının ve kocanın boşanma  isteklerini içermektedir. Koca hüküm kesinleşmeden 12.03.2002 tarihli  dilekçesi ile kendi davasından feragat etmiştir. Feragat tek yanlı bir  hukuki işlem olup, karşı tarafın kabulüne bağlı bulunmamaktadır.  Gerçekleşen bu durum karşısında kocanın kendi davasının feragat  sebebiyle reddine karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. (  HUMK. m. 91-95 )  
2-Kadının davasına yönelik temyizine gelince;  
743  sayılı Medeni Kanunun 134/3. maddesi uyarınca boşanmaya karar  verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinlemesi, boşanma,  boşanmanın mali sonuçları çocukların durumu ve diğer ferileri hakkında  tarafların anlaşmaları, bu anlaşmanın da hakim tarafından kabul edilmesi  gerekir. Taraflar tek bir konuda bile anlaşamazlarsa boşanmaya karar  verilemez. Verilecek boşanma kararı da infazda karışıklık yaratmayacak  açıklıkta olmalıdır. ( HUMK. m. 388/son )  
Taraflar düzenledikleri  protokolde müşterek çocuk Ezgi'nin velayetinin babaya bırakılacağını  kabul etmişlerdir. Yargılama sırasında başka bir beyanları da  olmamıştır. Mahkemece; protokole aykırı velayet düzenlemesi yerinde  görülmediği gibi 13. parseldeki 9 numaralı bağımsız bölümün tapusunu  iptali ile davalı adına tesciline, aracın mülkiyetinin de kadına ait  olacağının tesbitine karar verilerek yerde protokole atıf yapılması da  isabetsizdir.  
Gerçekleşen bu durum karşısında anlaşmalı boşanmanın  şartları oluşmamıştır. ( MK. m. 134/3 )Mahkemece 743 sayılı Medeni  Kanunun 134/1-2. maddeleri çerçevesinde araştırma yapılıp sonucu  uyarınca karar verilmelidir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması da  usul ve yasaya aykırıdır.  
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen  sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,  oyçokluğuyla karar verildi.  
MUHALEFET ŞERHİ:  
Tarafların davacı  ve davalı sıfatlarıyla tek bir dilekçe ile Türk Kanunu Medenisinin  134/3. maddesi uyarınca mahkemeye başvurmuş olması Türk Hukuk Usulü  sistemi içinde her davanın en az bir davacısı ve bir davalısı olmak ve  her dava için harç ödemek zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Böyle olunca  bu başvuruda iki ayrı dava vardır. Ancak kocanın davası yönünden harç  alınmamıştır. Usulen açılmış bir davası bulunmadığına göre, feragatı  sebebiyle onun davasının reddi gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne  katılmıyorum. Kocanın davası yönünden kesin hüküm yaratacak ret kararı  oluşturulamaz. 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |