Mesajı Okuyun
Old 07-04-2010, 23:22   #2
Av.Hülya Büyükoğlu

 
Varsayılan

Sayın Salbaş,
Ben de bir kaç ay önce benzer bir dava açtım, ilk duruşması Haziran ayında. Konuyu uzun süre araştırdım ama aynı konuda verilmiş bir karar maalesef bulamadım. Benim araştırmalarım sonucu size söyleyebileceklerim:

1- Davayı Ticaret Mahkemesinde açmanız gerektiği(mutlak ticari dava sayılıyor)

2-Kısmi dava açmanız (Ben öyle yaptım, gidişata göre ıslah edeceğim. Benim yaptığım araştırmaya göre banka-müşteri arasındaki ilişki vekalet ilişkisi ve zamanaşımı BK 125.maddeye göre 10 yıl)

3-Sizin davanız benimkinden daha şanslı gözüküyor, çünkü bir sene hayat sigortası yapılmış.Bankanın aldığı talimatta poliçelerin takip edilerek sigortanın devam ettirileceği hükmü mutlaka vardır. Delil listenizde bildirirseniz banka kredi dosyasındaki tüm evrakları da mahkemeye sunmak zorunda kalacak.Hatta ben aynı dönemde kullandırılan başka konut kredisi dosyalarını da delil listeme yazdım.

4-Davayı sigorta şirketine yöneltemeyeceğinizi düşünüyorum. Zira poliçenin yenilenmemesinde sigorta şirketinin değil, bankanın sorumluluğu mevcut.

Ben davanın olumlu sonuçlanacağını düşünüyorum. Sizin için iki tane de içtihat ekliyorum.

İyi çalışmalar.

*******

MUTLAK TİCARİ DAVALARIN TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA GÖRÜLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR




MUTLAK TİCARİ DAVA NİTELİĞİ TAŞIYAN DAVALARIN, TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA GÖRÜLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR. HAYAT SİGORTA SÖZLEŞMESİNİ SONA ERDİREN DAVACIYA; ÖDENEN PRİMLERİN SARF VE KULLANIM ŞEKLİNE DAYANARAK AYNEN İADE EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR


[YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ]
E. 2000/10656 K. 2001/197 T. 18.01.2001

DAVA: Taraflar arasında görülen davada Antalya Asliye Üçüncü Hukuk
Mahkemesi'nce verilen 23.03.2000 tarih ve 99/438-2000/497 sayılı Kararın Yargıtay tarafından incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR: Davacılar vekili, müvekkillerinin davalılardan 01.01.1996 tarihinden geçerli olmak üzere dövize endeksli ve kar paylı Hayat Sigortası Poliçesi satın aldıklarını 3 yıl sonunda sözleşme ilişkisi bitirilerek, ödemelerin nemalarıyla birlikte geri istendiğini, ancak ödemeler toplamının 7200 DM ve neması ile 7710 DM olmasına rağmen, davalı sigortaca 1.950.08 DM ödeme teklif edildiğini ileri sürerek, şimdilik 7.709.88 DM'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekil cevabında, poliçe genel şartları ve usulüne uygun yapılan
hesaplamaya göre, her bir davacı için 2091.80 DM ödemeye hazır olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna
nazaran taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve sigorta mevzuatı
çerçevesinde yapılan hesaplamaya göre, her bir davacıya yapılması gereken ödemenin 3492.58 DM olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 6985.169 DM.nin dava tarihinden yürütülerek % 6,5 faizi ile eşit olarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1 - Uyuşmazlık 3 yıllık sürenin bitmesinden sonra kar paylı hayat sigorta
sözleşmesini sona erdiren davacıların ödedikleri sigorta primlerinin kar
payları ile birlikte sigortadan tahsili istemine ilişkin bulunmakta olup, dava
tüketici mahkemesinde açılmış bulunmaktadır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un amacını, belirleyen 1. maddesinde, ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu,aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden
korunmanın sağlayıcı önlemlerini almak gibi hususlar anılan yasanın amacı
olarak belirlenmiş ve aynı yasanın kapsamını belirleyen 2. maddesinde de,
yasanın amacını belirleyen işlemler bakımından tüketicinin taraflarından
birini oluşturduğunu her türlü hukuki işlemin bu yasa kapsamında olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Öte yandan, sözü edilen düzenlemenin 23. maddesinde bu yasanın uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkacak her türlü uyuşmazlığa tüketici mahkemelerinde bakılacağı belirlendikten sonra, tüketiciler tarafından açılacak davaların, her türlü resim ve harçtan muaf olacağı da hüküm altına alınmıştır.

Dava konusu uyuşmazlık ise, yukarıda da değinildiği gibi, taraflar arasında
oluşturulan hayat sigorta sözleşmesinin sona erdirilmesi sebebiyle ortaya
çıkar, sigortacının edimine yöneliktir. Sigorta sözleşmesi ilişkisi ise, Türk
Ticaret Kanunu'nun Beşinci Kitabı'nı oluşturan 1263 ve onu izleyen
maddelerinde düzenlenmiş olup, bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların mutlak ticari davalardan olduğu aynı Yasanın 4/1-1. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Doğrudan sözleşme ilişkisini düzenleyen bu yasadan kaynaklanan davalara ise, Asliye ve Sulh Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde ise bu mahkemelerce bakılması gerektiği hükme bağlanmıştır.

Bu özel düzenleme hükümleri karşısında mutlak ticari dava niteliği taşıyan
iş bu davanın, tüketici mahkemesi sıfatıyla görülüp, sonuçlandırılması doğru değildir.

Davada, davalı tarafın bu yöne ilişen bir itirazı mevcut değil ise de, 4077
sayılı Yasanın 23/1. maddesinde, bu yasanın uygulanmasından çıkacak
uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde çözümleneceği emredici bir şekilde hükme bağlandığına göre, göreve ilişkin bu hususun mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Kaldı ki, tüketiciler tarafından açılan bu tür davaların anılan yasa hükmüne göre, harçsız olarak görülmesi gerektiğinden, bu yasaya tabi olmayan bir davanın bu mahkemede açılması halinde Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca da re'sen dikkate alınması gerekmektedir.

2 - Öte yandan, yukarıda da değinildiği gibi uyuşmazlık, 3 yılık sürenin
bitimi ve tarafların iradeleri ile sonuçlandırılan hayat sigorta sözleşmesi
sebebi ile sigorta ettirene ödenecek sigorta bedeline ilişkindir.

Davada davalı taraf, hayat sigorta sözleşmesindeki primlerin sigortaca
değerlendirilme koşulları dikkate alınmadan, prim olarak yatırılan paraların
aynen ve kar payları ile birlikte iadesini isterken, davalı sigortacı da cevap
dilekçesinde hayat sigorta sözleşmesi ve bu sebeple ödenen primlerin sarf ve kullanım şekline dayanarak aynen iade edilmesinin mümkün olmayacağını savunmaktadır.

Gerçekten de bu tür uyuşmazlıkların çözümünde Türk Ticaret Kanunu hükümleri dışında Sigorta Murakabe Kanunu, bu yasalara dayanarak çıkartılan yönetmelik ve sigorta sözleşmesi hükümleri, varsa sigorta Murakabe Kurulu tebliğleri ve tarifeleri de dikkate alınarak ve davalı sigorta kayıtları üzerinde bu sahada uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulunca yaptırılacak inceleme ile sağlıklı bir sonucuna varılması mümkündür.

Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan ve dosya üzerinde yaptırılan
bilirkişi incelemesi sonucu alınan ve davalı sigortacı vekilinin ciddi
itirazlarına uğrayan rapora itibar edilerek, eksik inceleme ile tesis edilen
hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı sigortacı vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, 18.01.2001
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

*******

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/7195
K. 2007/15082
T. 29.11.2007

• BANKANIN SİGORTA POLİÇELERİNİ YENİLEME YETKİSİ ( Sigorta Şirketine Başvuran ve Teklif Poliçeyi Alan Bankanın Sözleşmenin 11.Maddesindeki Tercih Hakkını Bu Yönde Kullandığının Kabul Edilmesi Gereği )
• TAŞIT KREDİ SÖZLEŞMESİ ( Banka Müşteri Tarafından Sigorta Primleri Ödenmemiş Olsa Dahi Poliçenin Düzenlenmemesinden ve Dolayısıyla Aracın Çalınmış Olmasından Doğan Zarardan Kasko Sigorta Bedeli Miktarınca Sorumlu Olduğu )
• KASKO SİGORTA BEDELİNİN TAHSİLİ ( Banka Müşteri Tarafından Sigorta Primleri Ödenmemiş Olsa Dahi Poliçenin Düzenlenmemesinden ve Dolayısıyla Aracın Çalınmış Olmasından Doğan Zarardan Kasko Sigorta Bedeli Miktarınca Sorumlu Olduğu )
• BANKANIN SORUMLULUĞU ( Banka Müşteri Tarafından Sigorta Primleri Ödenmemiş Olsa Dahi Poliçenin Düzenlenmemesinden ve Dolayısıyla Aracın Çalınmış Olmasından Doğan Zarardan Kasko Sigorta Bedeli Miktarınca Sorumlu Olduğu )
6762/m.1263, 1264, 1269

ÖZET : Taraflar arasında imzalanan Taşıt Kredisi Sözleşmesinin 11.maddesinde bankanın dilerse müşteri adına taşıtı sigorta ettirmeye ve süresinin dolması halinde sigorta poliçelerini yenilemeye ve doğacak prim borçlarını da müşterinin hesabına borç kaydetmeye yetkili olduğu yazılıdır. Sigorta şirketine başvuran ve teklif poliçeyi alan bankanın, sözleşmenin 11.maddesindeki tercih hakkını bu yönde kullandığı kabul edilmelidir. Bu durumda banka, müşteri tarafından sigorta primleri ödenmemiş olsa dahi poliçenin düzenlenmemesinden ve dolayısıyla aracın çalınmış olmasından doğan zarardan kasko sigorta bedeli miktarınca sorumlu bulunmaktadır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 14.Mahkemesi’nce verilen 13.03.2006 tarih ve 2004/443-2006/149 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla,duşma için belirlenen 27.11.2007 gününde davalı avukatı Çiğdem Çavdar gelip,davacı avukatı tebligata rağmen gelmediginden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra,duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştır.Dava dosyası için Tetkik Hakimi D.Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe,layihalar,duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili,müvekkilinin 24.3.2004 tarihinde davalı bankadan kullandığı kredi ile bir kamyonet satın aldığını,aracın 27.7.2004 tarihinde çalındığını, müvekkili ile davalı arasında yapılan taşıt kredisi ve rehin sözleşmesine göre,bankanın menfaat sahibi olarak aracın sigortasını yaptırmaya yetkili olduğunu müvekkilinin bankayla yapılan sözleşmeye güvenerek ve taşıtın kasko sigortasının yapıldığını sanarak herhangi bir sigorta yaptırmadığını,ancak çalınma olayından sonra aracın sigortasının olmadığını öğrendiğini,bankaya müraacatından sonra bankanın sigorta şirketine teklif gönderdiği halde poliçenin düzenlenmediğini,ancak bu durumu müvekkiline bildirmediğini bankanın kusuru nedeniyle aracın sigortalanmadığını ileri sürerek,50.000.000.000.TL.sının 10.8.2004 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini taleb etmiştir.

Davalı vekili,taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesi hükmü gereğince müvekkilinin sigorta yaptırmasının zorunlu olmadığını,müvekkili tarafından dava dışı Anadolu Sigorta Şirketine kasko sigortası için müracaat edildiğini,sigorta şirketinin de davacının ödemesi gereken prim miktarını bildirdiğini bu durumun davacıya bildirilmesine rağmen davacı tarafından primin yüksek bulunduğunu ve başka sigorta şirketine sigorta yaptıcağını beyan ettiğini daha sonra da müvekkilini aramadığını,aracın sigortasını varlığını da araştırmadığını aynı zamanda davacının sigorta primini de ödemediğini savunarak,davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia,savunma,toplanan kanıtlar,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre,banka tarafından sigorta sözleşmesinin yapılması için gerekli başvuruların yapıldığı, davacı tarafından da hesaptan ödeme talimatının verildiği, ancak hesap bakiyesinin sıfır olduğu,davacının basiretli tacir gibi davranmadığı,kendisinin de sigorta poliçesini düzenlettirmediği, kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı,davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tazminat istemine ilişkin olup,davacının,davalı İş Bankası A.Ş.ile imzaladığı Taşıt Kredisi ve Rehin sözleşmesi uyarınca kendisine ait araç üzerine davalı banka lehine rehin tesis ettirdiği,davalı bankanın da sözleşmenin 11.madde hükmü gereğince,daim ve mürtehin sıfatıyla aracı dava dışı Anadolu Anonim Türk Sigorta A.Ş.ne veya diğer bir sigorta şirketine kasko, İMMS ve Koltuk Ferdi Kaza Sigortası ile primlerini davacıdan almak suretiyle sigorta ettirmeyi dilerse yaptırabileceği yanlar arasında çekişmesiz olduğu gibi,dosya içeriği ile de sabittir.

Davacı taraf, sigortalı aracın 27.7.2004 tarihinde çalındığını ancak bankaya müracatında kendisine sigorta poliçesinin düzenlenmediğini bildirildiğini ileri sürerek işbu davayı açmış,mahkemece banka tarafından sigorta sözleşmesinin yapılması için gerekli başvuruların yapıldığı, davacı tarafından da hesaptan ödeme talimatının verildiği ancak hesap bakiyesinin sıfır olduğu,davacının basiretli tacir gibi davranmadığı, kendisinin de sigorta poliçesi düzenlettirmediği, kimsenin kendi kusurundan yararlanamıyacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı şirket ile davalı banka arasında imzalanan Taşıt Kredisi ve Rehin sözleşmesinin 11.maddesine göre,banka , dilerse müşteri adına taşıt sigorta ettirmeye ve süresinin dolması durumunda sigorta poliçelerini yenilemeye yetkilidir. Bu halde müşteri banka tarafından ödenen prim ve masrafları beşinci maddede belirtilen oran üzerinden hesaplanacak faiz ile birlikte bankaya ödeyeceğini, ödememesi halinde 10.maddeye göre bütün borcun muaccel kılınabileceğini kabul ve taahhüt etmiştir. Davalı banka sözleşmenin bu hükmü gereği dilerse sigorta sözleşmesi yapabilecekken dosyada bulunan ve sigorta şirketine hitaben yazılan 28.7.2004 tarihli yazısında anlaşılacağı üzere, sigorta poliçesinin düzenlenmesi için 16.3.2004 tarihinde sigorta şirketine müracaat etmek ve sigorta şirketi tarafından düzenlenen 140078267-6 nolu teklif poliçeyi almak suretiyle bu yükümlülüğü artık üzerine aldığı anlaşılmaktadır. Yine,bu yazı kapsamına göre,davacı şirketin hesabından prim bedelinin tahsil edilmesi için telefon talimatı aldığı da çekişmesizdir. Artık bu aşamada bankanın, sözleşmenin 11.madde hükmü gereğince davacının hesabına kendisi yönünden alacak kaydederek primi ödeyip poliçenin düzenlenmesini sağlaması gerekirken, poliçenin düzenlenmemesinde kusurlu ve sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece aracın olay tarihindeki kasko sigorta bedeli tespit edilerek, davalının sorumlu olduğu tazminat miktarına karar verilmesi gerekirken,yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 500.00YTL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.