Değerli meslektaşlarım, Sayın Av. İlknur hanfendiye ve Yasin Beye katılıyorum.
Ayrıca:
Taraflar arasındaki rejimin önemli olduğunu da belirtmek gerekir...
Taraflar arasında ayrı bir mal rejimi sözkonusu değil ve edinilmiş mallara katılım rejimi var ise eşlerin biri diğerine borç verdiği değil aile birliğine katkı sağladığı kabul edilmelidir.
Zira anlaşılan, hataya düşürülüp kandırılmış bile olsa para gönderen eşin iradesi, aile birliğinin borçlarını kapatmak amacını gütmektedir. Zaten soruyu ortaya koyan değerli meslektaşımız da taraf iradesini böyle beyan etmektedir. Mahkemede iradenin böyle ifade edilmesi halinde buna göre yorum yapılacağını düşünüyorum.
Para gönderen eş
esasen bu paraların kişisel malvarlığından borç olarak verildiğini iddia etmekte ise bunu ispat etmek koşulu ile para alacağını da talep edebilmelidir. Bu halde meselenin, tamamen taraflar arasında cari olan mal rejiminin türü veya kişisel malvarlığından verilen borcun ispatı ile alakalı olduğunu düşünüyorum.
Bu halde, eşler arasında ispat sorunu, miktar ile de ilişkilendirilemeyecektir.
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
HMUK Madde 293 - Aşağıdaki hallerde her halde şahit ikame olunabilir:
1 - Usul ve füru, birader ve hemşire veya karı koca ve kayınpeder ve valide ile damat ve gelin arasındaki muameleler,
.......... |
|
 |
|
 |
|
Değerli meslektaşımızın müvekkilesinin para yerine taşınmazda pay istemesi, benim de kanaatimce daha yerinde olacaktır. Burada katkı payını ispat ederek taşınmazdaki hisse oranını da artırma imkanı olacaktır. Bu mesle de ispat ile alakalıdır.
Konuta ait borç, değer artışı ve diğer eşin katkısı gibi dava dilekçesi ile öne sürüp yargılama sırasında ispatı lazım olan sorunları da göz ardı etmemek gerek.
Kanaatlerimiz paylaşmış olduk. Katkısı olması dileğimle Selam ve saygılar...