Mesajı Okuyun
Old 31-03-2010, 16:41   #19
mantis

 
Varsayılan

Tepkisel davranmamak amacıyla hemen yanıt vermekten kaçındım. Hakkımdaki ithamları düşündüm, tarttım, geldim…

Önce… Sayın Av. Mehmet Saim Dikici’ye ufacık bir sitem… Bir meslektaşınız olarak buraya bir durumu aktarıyorsam, yazılanın hukuki bir süzgeçten geçtiği, her duyduğumu ya da önüme gelen her müvekkilin, avukat arkadaşımın, akrabamın her anlattığını buraya taşımayacağımı da değerlendiriniz. Ne beni, ne bahsettiğim, adını bile vermediğim meslektaşımızı şahsen tanıyorken, nasıl meslektaşlarımızın hatalı davranışı konusunda bir durup iki düşünüyorsak, bir meslektaşınız tarafından aktarılmaya değer bulunan bir olay bakımından da aynını yapmanızı, “ele gelir yanı olmasa bir avukat bunu buraya yazmazdı” demenizi dilerdim. Yıllardır THS’yi takip ederken, birkaç aydır biraz bilgiye sahip olduğumu “sandığım” konularda ara sıra cevaplar yazmaya başladım, bu site sayesinde kafamdaki pek çok soru işareti çözülmüş, pek çoğu da artmışken, kendimi birkaç soru da olsa yanıtlamakta sorumlu hissettim. İşe yaramıştır, yaramamıştır; bilgilerim yeterlidir, yetersizdir; o ayrı konu. Bu başlık ise THS’de açtığım ilk başlık, yönelttiğim ilk “sorumsu”. Meslektaşlarımın hakkımdaki takdirinden bağımsız olarak, en azından süzgeçlerim olduğunu biliyorum. Benim bu konudaki (bana kalırsa tek) hatam, bu başlığı hukuk sohbetleri bölümünde açmamak olabilir, belki bu başlık oraya taşınabilir.

Kendisi de isminin gizli kalmasını tercih eden, Sayın av.sebahattin’in, buradaki pek çok üye gibi gerçek adımı kullanmayışımdaki kendimce hassasiyetimi yanlış anlayarak, bunu “meslek kurallarına aykırı hareket etmenizi sağlaması için tercih ettiğiniz gibi bir anlama gelmiştir.” şeklinde yorumlamıştır. Belki ben kendimi uygun şekilde ifade edememişimdir, belki öyle anlamak istenmiştir, olabilir: Öyle bir maksadım yoktur, olamaz; öyle olsa yazdıklarım yukarıdakiler olmaz.
“Hatırlatırım. Yani kol kırılır yen içinde kalır kuralına uymamak disiplin cezasını gerektirir.” gibi bir yorumda bulunmasını ise, üzülerek belirteyim ki ciddiye alamıyorum. “Gerçek ismini kullananlar, adreslerini, telefonlarını üye bilgilerine yazanlar da reklam yasağını delmeye çalışıyor.” desem, ne kadar ciddiye alınır? Hiç! Çünkü elle tutulur yanı yoktur. Forum içinde ufak bir tarama yapsak, sizin söylediğiniz genişlikte yorumla, meslek sırrına aykırı davranmayan soru istisnai olur. Gerçek ismi ile küçük bir şehirden yazıp, müvekkilinin durumunu, çalıştığı kurumla ya da vs. rahatlıkla ayırt edici olabilecek sair bilgi ile aktaran avukatın durumunu nasıl ele alacağız bu halde?

Hukukla iç içe yaşayan bizlerin, daha açık, daha kendine güvenli, işinden, ideallerinden emin ve yapabileceklerinin sınırlarının farkında, birey olarak da prensip sahibi ve gelişime açık kişiler olduğumuzu düşünüyorum.

Açık alanda mesleğimizi hançerlediğimi düşünmüyorum.

Birbirimizle ilgili problemlerimizi kapalı alanlarda dile getirmemiz gerektiği, mesleğin sorunlarını, meslektaşlarımızın hatalarını gözlerden ırak odalarla tartışmamız gerektiği yolundaki görüşü de aynı nedenle içime sindiremiyorum. Ayıbı olup da saklaması gereken insanlar mıyız ki bizler? Zayıf karnı olup da kurcalansın istemeyen insanlar mıyız ki?

Alıntı:
Yazan Avukat Ali TÜRKER
Sebahattin beyin işaret ettiği meseleyi inkar etmiyorum. Başkasının imzasını taklit edip haksızlık yapan kişi hakkındaki kanaatim de Sebahattin beyden farklı değil.

Ne var ki asıl imzayı taklit eden kişinin babası mağdur gibi görünüyor. Buna oğlu sebep olsa bile meslektaşımız olacak kişinin güven oluşturup senet alması ve takibine mahsup etmeden devam etmesi, benim için asıl dikkat çeken taraftır.
Biz hukukçu olmaya çalışan avukatlarız. Bizim işimiz hakkın adaletle tevziine hizmet etmektir.
Ne haksızlığa aracılık etmek ve ne de başkaları gibi haksızlık yapmak mesleğimizin adı ile de bağdaşmaz. Hukukçuluk önce o kültürü anlamak ve sindirip yaşama biçimi haline gatirmekle mümkün olabiliyor.
Bizim mesleğimiz, yasa tarafından da kamu hizmeti olarak tarif edilmemiş midir... Bu da mesleğimizin özüyle yakından ilişkilidir. Mesleğin adını kirletmeye kimsenin hakkının olmadığını düşünüyorum.
Ben kasten başkasına zarar verip bundan çıkar sağlayan herkesi yanlış bulurum ama bu meslektaşımsa daha da yanlış bulurum. Ben kınarım. İmam yanlış yaparsa cemaat beterini yapar der eskiler.
Hukukçu haksızlık yaparsa vatandaş beterini yapmaz mı... Nitekim oluyor da. Bizden hukuki yardım talep eden vatandaşlardan yalana aracılık etmemizi isteyen olmuyor mu?
Haksızlığına rağmen kendilerini şiddetle savunmamızı bekleyenler olmuyor mu?

Herkesin savunulacak kadar bir haklılığı vardır ama haklı olduğu kadarından fazlasının savunmasını yapmak hukukçunun işi değildir.

Hukukçu yasalardan ve vicdanından öte yol bilmemelidir.

Sahte imza ile çıkar sağlayan kişi ile güven oluşturup senet ve taahhüt alan, babayı kandıran meslektaşımız arasındaki farkı anlatabilir misiniz bana Sebahattin bey...
İsterseniz yorulmayın ben farkındayım. Fark yok gibi... Selamlar.


Benim yazdığım olumsuz örnek bir avukattan bahsediyor. Bundan yakınan kim, yine bir avukat. Altına alıntıladığım incelik dolu mesajı yazan kişi, yine bir avukat. Bu başlıkta yazan herkes, yine avukat. Bu başlıkta, bir meslektaşımız dışında hiç kimse, aktarılan olaydaki meslektaşımızı tebrik etmedi. Birbirimizi kollamak ile yaptığımız yanlışları saklamak, kapalı kapılar ardına çekmek aynı kefede yer alırsa hakkaniyete aykırı davranmış olmaz mıyız? Benim adalet duygum, akla ve erdemliliğe olan inancım, kapalı kapılar ardında tutulmayı gerektiren bir konu kabul etmiyor.

Şimdi, bu başlığı ya da benzeri bir diğer başlığı okuyan bir başka mesleğin mensubu bir kişi olduğumu düşünüyorum: Kanaatim,” evet, sepette çürük elmalar da var, ama bak, tepki göstermişler, onaylamamış, kabullenmemiş, içselleştirmemişler” olurdu. Yukarıda yazılanların aksine, herkesin ulaşabileceği yerde olması, sanılanın aksine, bize saygınlık kazandırır. “Hatalı algılamaya destek olmam” söz konusu bile değildir. Salt yukarıda alıntıladığım Sayın Ali TÜRKER’in satırları bile, kafasında böyle bir hatalı algılama olan insanların bu kanısını yıkmaya yeter! Sayın Av.Şevval, Sayın av.cevat, Sayın av.araf, Sayın armegedon23 yazdıkları yanıtlarla bu mesleği hançerleyenlere gerekli yanıtı fazlasıyla vermişlerdir, bu başlığın kendisi kötü bir örnek değildir. Bu başlık, kötü örnekten sakınmadığımızı, kötünün azınlıkta kaldığını ispatlayan, imajımızdan etkilenmeden işimizi hakkıyla yaptığımızı içten satırlarla gösteren iyi bir örnektir. Benim inancım, benzeri hiçbir başlıkta kötü örneğin ağırlıklı olarak rağbet görmeyeceği yönündedir. Saklının ötesindeki adımdır bu; açıkça konuşabilmenin, tartışabilmenin, özgür ve sansürsüz bir alanda iyiyi kötüyü tartmanın, kendimizden emin oluşumuzun sonucudur.

Aynı kamuya açık alanda “Bu meslek bana müvekkilin en son güvenilecek kişi olduğunu göstermiştir.” demekten evladır!