|
İpek bir arkadaşımın arkadaşıydı.. Uzaktan da olsa duymuştum bu olayı ne yazık ki..
O zamanlar anlayamamıştım.
Şimdi ben de 24 yaşındayım. Delirmek zor değil ki?At gibi koşturulduğumuz, sürekli stres altında yaşadığımız,-hele ki İstanbul gibi genç hukukçular için "Okyanus" niteliğindeki bir yerde- hayatının henüz başında yaşam savaşı verdiğimiz bir ortamda delirmek inanın çok kolay!
Yüzeysel bakıldığında, ailesiyle ilişkileri sağlıklı, iyi bir işi olan, sağlık problemleri olmayan, arkadaşlarıyla iyi vakit geçiren biriydi İpek.
Ama kafasından geçenleri kim bilebilir?
İnsan bir kurmaya başladı mı, sonu gelmiyor, onu düşünüyor, bunu düşünüyor..Bu denli "Düşünmek", anksiyete bozukluğuna yol açıyor ve bu kesinlikle okumuş,görgülü,etrafına ve geleceğine bilinçle bakan insan hastalığıdır!
En büyük tetikçisi de medyadır.
Televizyonda, gazetelerde öyle manşetler, sürmanşetler var ki hiç dikkat ettiniz mi?İnsanın içi titriyor korkudan.
Her gün "yarınki 3.sayfa haberi de ben olacağım" diye düşünerek yaşamak, ne kadar zordur bilir misiniz?
İpek'in intiharı nedenini bilmiyorum, ama ona hak veriyorum.
Zamanında neşeli olup, gün geçtikçe içine kapanan,kafasında sürekli felaket senaryoları kuran,sürekli zararı hesaplayan,başına veya sevdiklerinin başına birşey geleceğini düşünerek gecelerce uyuyamayan o kadar çok hukukçu,doktor,mühendis,kimyager,işletmeci..vs arkadaşımız var ki!Unutmayın, Anksiyete bozukluğu, okumuş insan hastalığıdır!
İpek, ordan bir yerden bizi görüyorsan eğer, ne yazık ki, dünya hala kötü, İstanbul hala o eski İstanbul değil, hala pislik, hala hayat savaşıyla dolu.Hala yarışa sürülmüş atlar gibiyiz, hukuk okumamız bizi insan yapamadı hala.
Mekanın cennet olsun.
|