Mesajı Okuyun
Old 28-02-2010, 04:47   #8
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan

Uygulamadaki olumsuzlukların elbette kişisel hata ya da tecrübesizlikten olduğunu da görmekteyiz. Ne var ki bunların en önemli kısmının da tecrübesizlikten değil, nefsi davranışlardan ve kaprislerden kaynaklandığını düşünüyorum.
Yargının sac ayaklarını hukuk fakültelerinde herkes öğrendi.
Savunmanın önemi sadece öğretide değil, uygulamada mahkemeye nasıl da katkı sağlamaktadır ki bu da yaşanılarak görülmektedir.
Ne var ki tüm hukukçular avukatların yerini ve önemini görüyor olmasına rağmen, avukatlar bir türlü yargının ve adliyenin parçası olarak görülmek istenilmiyor.
Bunu iyi niyetli olarak yorumlamak ise bence söz konusu dahi olamaz.
Hakimleri ve Savcıları yargının bir parçası olarak görüp hukuk mesleğinin bir başka biçimde icrasını yapan avukatları, yargının bir parçası olarak görmekte tereddüt bile etmeden dışarıda bırakan anlayışı maalesef iyi niyetli olarak değerlendiremiyorum.
Avukatlık mesleğini yargının dışında bırakanlar, avukatlığa değil hukuka ihanet etmektedirler. Zira avukatın konumunu kimi zaman ciddiye almayanlar, avukatı kalem personelinin keyfiyetine emanet ettiklerinin farkında bile olmuyorlar. Tahkikatı sürdüren kolluğun keyfiyetine avukatı mahkum ediyorlar. Bu mesleğin itibarını zedeliyorlar, hatta bazıları muhataplar nezdinde avukata kaybettirdikleri itibardan adeta keyif alıyorlar.
Esasen avukatlık mesleğine yaptıkları bu tavırları ile sonuçları itibariyle nelere sebep olduklarını da umursamıyor, hatta bazen sadece üstünlük komplekslerini yaşama arzularını sürdürmeye devam eden uygulayıcılar da açıkça görülebiliyor.
Silahların eşitliği prensibi, elinde yetki olanın umurunda bile değil. Birileri güçlü silahlarını kaybetmek istemiyorlar.
Bu mevzu, MAHKEME karşısında HAKİM, SAVCI ve AVUKAT ın yeri nedir şeklinde yeniden tartışılması gereken bir noktadadır.
Mahkemeye tarafların göstermesi gereken saygıyı sadece avukattan bekleyen bir kısım uygulayıcılar, dönüp kendilerine bakmıyorlar.
Elinde güçlü yetkiler olan hükümetlerin keyfi uygulamalarının konuşulduğu platformlarda idare ve devlet tartışılır iken hakim ve savcıların keyfiyeti konuşulmuyor bile.
Anlaşılan kimse keyfi davranma hakkının elinden alınmasını da istemiyor.

Avukatların durumunun, Genel Hukuk reformu çerçevesinde değil, ayrıca ele alınıp özel olarak reforma katılması gereken yeni düzenlemelerle ele alınması, avukatın kurumlardan delil toplamada daha etkin olabilecek ayrıcalıklara kavuşturulması gibi yeni ve kapsamlı düzenlemeler yapılması zorunluluğu olduğuna inanıyorum.
Avukatlık kanunu hiçe sayan ve vekaletname olmadan tahkikat evrakını inceletmeme cüretini sürdüren uygulayıcıların olduğunu görmeye devam ediyoruz. Sebep olarak da kalem yönetmeliğini gösterebiliyorlar. Özel yasa karşısında kalem yönetmeliği konuşulabiliyor. Buradaki sorun, yasaların uygulanmasında ya da tüm eksikliklere rağmen yasalarda değil, bakış açılarında diye düşünüyorum.
Avukatlar, mücadele ederek, köklü yasal değişiklikler ile anlayış değişimini sağlamadığı sürece mesleğin itibarında olumlu bir değişim olmayacaktır. Katkısı olan tüm üyelerimize teşekkür ediyorum.