22-02-2010, 21:43
|
#2
|
|
|
|
|
|
Merhabalar,
trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle açılan davada, bilirkişiden gelen rapor doğrultusunda maddi tazminat ıslah edilmiş ancak ıslahla artırılan kısma faiz istenmemiş. Mahkeme, ceza davasının sonucunu bekleyerek uzun zaman sonra karar vermiş. Kararda, tüm alacaklar için olay gününden itibaren yasal faize hükmedilmiş. Değerli meslektaşlarım, ıslahla artırılan kısım için faize karar verilebilmesi, talebe bağlı değil midir? Talep edilmediği halde bu kısım için de faize hükmedilebilir mi? Yargıtay bu kararı bozar mı? Şayet bozarsa, alacaklı taraf ayrı bir dava ile faiz talebinde bulunabilir mi? Alacaklı için faiz konusunda dava açabilmek yada ilamsız takip yapabilmek için zamanaşımı ne zaman başlar? Yargıtayın bozmasıyla mı başlar? Yargıtay bozma kararı olmadan alacaklının faiz davası açma gereği doğmadığından, zamanaşımı olay gününden itibaren işlemez denilebilir mi? Borçlu davalı açısından, kararı bu yönden temyiz edip bozdurmanın faydası olur mu? Yoksa başka bir davada yada takipte istenebileceği için faydası olmaz mı? Görüşlerinizi aktarırsanız sevinirim, teşekkürler...
|
|
 |
|
 |
|
Sn ATARAS,
Islahla arttırılan kısma faiz talebinin bulunmaması:
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 14.06.2005 T., 2004/9459 E., 2005/6493 K.:“Davacı, dava konusu kaza nedeniyle daimi işgücü kaybına uğradığını belirterek bu kalem zararının da hüküm altına alınmasını istemiştir. Bu konuda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan rapor alınmıştır. Oysa 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 16/2. maddesi "c" bendi gereğince Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu'nun "meslekte kazanma gücü kaybı" konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemelere bildirmekle görevli kılındığı gözetilerek davacının açıkça yaptığı iş (mesleği) belirtilerek Adli Tıp Kurumu'ndan SSK Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun rapor alınması gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Davacı taraf davasını 12.9.2003 tarihinde ıslah etmiş ise de, ıslah dilekçesi ile ıslah edilen miktara faiz istenmediği halde, ıslah edilen miktara da olay tarihinden faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir…”
Faiz talebinin ayrı bir dava olarak ileri sürülebilip sürülemeyeceği hususu:
818 S.K. m.113: “Asıl borç tediye ile veya sair bir surette sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i haklar dahi sakıt olur.
Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz.
Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkordatoya müteallik hususi hükümler mahfuzdur.”
Asıl alacak için ıslah bulunması-bu kısmın dava edilmiş olması sebebiyle; bu kısmın faizi için ayrı dava ikame edilebileceği kanaatindeyim.
Faiz için zamanaşımı hususu:
818 S.K. m.131: “Asıl alacak hakkında müruruzaman vaki olunca faiz ve sair fer'i alacaklar hakkında da müruru zaman vaki olmuş olur.”
Saygılarımla...
|