Mesajı Okuyun
Old 15-02-2010, 13:24   #9
Admin

 
Varsayılan

Sayın kemal çelik,
Alıntı:
Yazan kemal çelik
Sonuçta kira sözleşmesi şekil şartına bağlı değil ise varlığını ispat ta şekle bağlı olamaz ve burada tanıkla ispat yasağı olamaz görüşündeyim. Siz ne dersiniz?
Takdir edersiniz ki, bir hukuki işlemin borçlar hukuku açısından varlığının tesbiti ile, usul hukuku açısından mahkemelerde ispatı birbirinden farklıdır. Yargıtay'ın yaklaşımı kanaatimce doğrudur, zira burada Yargıtay hukuki işlemin geçerliğini ya da varlığını tartışmamakta sadece ihtilaf olması durumunda yargı organlarında iddianın nasıl ispat edileceğini hükme bağlamaktadır.

Eğer bir sözleşmenin kuruluşunun şekle bağlı olmaması nedeniyle, ispat şartını da şekle bağlamayacaksak, HUMK'un ispat hukukuna ilişkin tüm maddeleri kullanılmaz hale gelir, zira şekil şartına başlı olmayan tek sözleşme çeşidi kira sözleşmesi değildir. Bu teoriden hareket edersek örneğin 1 milyar dolar alacak için de tanıkla ispatı mümkün kılacağız demektir, zira bilindiği gibi para borcuna dair işlemler DE, BK açısından hiçbir şekle tabi değildir.

Yine belirtmek gerekir ki, Yargıtay'ın kira sözleşmesinin ispatı için yazılı delil araması sadece kiracıyı koruyan bir yaklaşım da değildir, tam aksine bu tutum olmasaydı asıl mağdur olacak olanlar kiralayanlar olurdu. Zira bir gayrımenkulün kiralandığı iddiası karşı tarafça inkar edilse mahkemede ispatı için dahi yazılı delile gerek yoktur, tanık beyanı yeterlidir dersek, boş bir evi işgal eden herkes iki yalancı şahitle biz burada kiracıydık, kira miktarımız da aylık 1-TL'dir der ve kira müessesesi işlemez hale gelir.

Bence burada Yargıtay'ın doğru içtihatının arkasında durmamız ve onu değiştirmeye çalışmak yerine kira ilişkisine giren kişileri yazılı sözleşme yapma konusunda eğitmemiz gerek. İnsanlar alacak verecek işlemleri için senet/bono yapmayı öğrendikleri gibi, yüzbinlerce liralık gayrımenkullerini sokaktan geçen vatandaşlara teslim ederken de yazılı kira sözleşmesi yapmayı öğrenmek zorunda.