 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
O halde nerede kaldı mahkeme huzurundaki ikrardan cayılamayacağı hükmünün geçerliliği? |
|
 |
|
 |
|
Yasa hükmü:
Maddi bir hatadan neşet ettiği sabit olmadıkça ikrardan rücu olunamaz.
İkrar edilen husus çekişmesiz (nizasız) kalmış, demek olup başkaca kanıta gerek yoktur (HUMK.m.236, 238).
Yasalarda ikrar:
BK. ve HUMK.’da ikrar tarif edilmemiş, mahiyeti ve ikrar için ehliyet de gösterilmemiştir.
İkrar; “”bir kimsenin aleyhine hukuki netice husule getirebilecek bir vakıanın doğruluğunu beyan ve kabul” şeklinde tarif edilmektedir.
Maddi hata:
Yargıtay, maddi hata kavramını dar anlamda düşünmemektedir.
Maddi hata kavramı; kazanılmış hak kuralının istisnalarındandır.
Kavram olarak maddi hata (hukuksal yanılma); maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder.
İçtihatlar :
HUMK.nun 236. maddesi uyarınca maddi bir hatadan doğduğu sabit olmadıkça kesin delilin hüküm ve sonuçlarını doğuran ikrardan rücu olunamaz ve yapanı bağlar.
YHGK.E. 2008/12-25,K. 2008/3,T. 23.1.2008;
14.HD.E. 2008/2414,K. 2008/3130,T. 13.3.2008
“ikrar telakki edilen husus bir hakkı teslim değil, bir olayı kabulden ibarettir ki hiç bir zaman hükme medar olamaz.” (YİBGK.E. 1946/6,K. 1946/12,T. 9.10.1946)
Eldeki davada :
İkrar konusu “ibranamenin okunaklı net bir fotokopisi” üzerinde bilirkişi incelemesi yapılabilir miydi? Hayır!
Olayda maddi hatanın; “belgenin (fotokopi) niteliğinde yanılma”ya dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
Sonuç:
Ara kararının yasaya uygun olduğu görüşündeyim.