Mesajı Okuyun
Old 15-02-2010, 00:17   #7
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın Meslektaşım,

Sayın Av. Hulusi Metin'in eklediği İBK. kararında:
Şeklinde çok net biçimde "yazılı ikrar içeren belge"nin bile aksinin ispatlanabileceğini açıkça hükme bağlanmışken, sözlü ikrarın aksini ispatlamak da evleviyetle mümkün olmalıdır.

Bahsettiğiniz olayda da "Davacı" mahkemeye sunduğunuz ibranameyi rızası dışında ve -baskı altında- imzalamak zorunda kaldığını ve bu ibraname konusu parayı da almadığını söylediği halde daha sonra bu ibranamenin o olmadığını fark ettiğini, yani bir önceki beyanının sehven olduğunu iddia etmiştir. Burada ikrardan cayma değil, ikrar belgesinin sıhhatine itiraz söz konusudur! Davacı, duruşmada gösterilen ibraname metnini imzalamadığını, o belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını, kendisinin başka bir belge imzaladığını yazılı olarak ayrıca dile getirmiştir.

Mahkeme ise, varsa diğer ibranameyi sunmanızı sizden istemiş.
Tamam belge var, ben de onu sunacağım sayın meslektaşım. Ancak, "yazılı belgedeki ikrarın aksinin ispatı mümkünken, sözlü ikrarın aksini ispatlamak evleviyetle mümkündür" yönündeki görüşünüze katılmıyorum. Çünkü burada "sözlü ikrar" olarak nitelendirdiğiniz ikrar, mahkeme huzurundaki ikrardır ve bir kez değil, tam üç kez tekrarlanmıştır. İki farklı zamanda bizzat davacı vekili ve vekilinin yanında davacı asil hakim tarafından gösterilen belgeyi ikrar etmişlerdir. Şimdi ise ikrar ettikleri belgenin imzasına itiraz ediyorlar. Tamam belgeyi sunarız, imzası incelenir ve (müvekkilim doğru söylüyorsa) zaten biz haklı çıkarız. Mesele o değil. Ortada hukuken tartışılması gereken bir konu var. Davacı taraf üç kez mahkemeye hitaben bu belgenin gerçek olduğunu beyan ettikten sonar, şimdi "hayır benim imzaladığım belge o değildi" diyor. O halde nerede kaldı mahkeme huzurundaki ikrardan cayılamayacağı hükmünün geçerliliği?