|
|
|
|
İşçi alacaklarına ilişkin bir davada işveren vekili olarak, işçinin tüm alacaklarını aldığını bildiren bir ibraname ibraz ettik.
Davacı işçi vekili celse arası verdiği dilekçe ile, ibranamenin kendilerine ait olduğunu, ancak ödenen paraların bedeli yazmadığı için hukuken geçerli olmadığını ileri süren bir dilekçe sundu.
Duruşmada da, önce vekil söz alarak aynı beyanı tekrarla, ibranameyi kendilerinin imzaladığını ancak hukuken geçersiz olduğunu tekrarladı.
Duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin bu ikrarına itiraz etmediği gibi, mahkeme tarafından ibraname kendisine gösterilerek tekrar soruldu ve davacı da, ibranameyi hem kendisinin yazdığını, hem de kendisinin imzaladığnıı, işverenden çekindiği için imzalamak zorunda kaldığını, aslında parasını almadığını söyledi.
Hakim, miktar içermeyen ibranamenin geçerli olup olmadığnıı incelemek için duruşmayı erteledi.
Celse arasıda davacı taraf tekrar müracaat ederek, "yanlışlık yaptıklarını, ibranameyi tekrar incelediklerinde, aslında kendilerinin imzaladığı ibranamenin bu olmadığını ve imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini" beyan etmişler.
Ben hem iddiayı değiştirmelerine muvafakat etmediğimi, hem de ikrardan dönemeyeceklerini iler isürdüysem de, mahkeme ibraname aslını sunmak üzere bana mehil verdi.
HUMK 236/2. maddesi Maddi bir hatadan neşet ettiği sabit olmadıkça ikrardan rücu olunamaz diyor.
Davacı taraf hem celse arası, hem de duruşmada ibranamenin okunaklı net bir fotokopisini rahatça inceleyerek defalarca ikrarda bulundu. Hatta ibraname içeriğinde işçinin işverene "aldığı borç sebebiyle 500,00 TL de borçlu olduğu yazılı" bunu dahi kabul ettiler.
Şimdi ikrardan dönemeyeceklerine dair Yargıtay kararı arıyorum.
İlgilenenlere teşekkür ederim.
|
|
 |
|
 |
|
Sayın Meslektaşım,
Sayın Av. Hulusi Metin'in eklediği İBK. kararında:
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av.Hulusi Metin |
 |
|
|
|
|
|
|
“Borç ikrarını kapsayan belge aleyhine delil ikamesi caizdir. İkrarda borcun sebebi de açıklanmışsa, borçlu bu sebebin gerçekleşmediğini ispatlayabilir.
Borcun nedeni belli edilmemişse, borçlu önce ikrarın belli sebebi olduğunu, sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini ispat hakkını taşır.”
(Y.İBGK.,E. 1932/30,K. 1933/6T. 12.4.1933).
|
|
 |
|
 |
|
Şeklinde çok net biçimde "yazılı ikrar içeren belge"nin bile aksinin ispatlanabileceğini açıkça hükme bağlanmışken, sözlü ikrarın aksini ispatlamak da evleviyetle mümkün olmalıdır.
Bahsettiğiniz olayda da "Davacı" mahkemeye sunduğunuz ibranameyi rızası dışında ve -baskı altında- imzalamak zorunda kaldığını ve bu ibraname konusu parayı da almadığını söylediği halde daha sonra bu ibranamenin o olmadığını fark ettiğini, yani bir önceki beyanının sehven olduğunu iddia etmiştir. Burada ikrardan cayma değil, ikrar belgesinin sıhhatine itiraz söz konusudur! Davacı, duruşmada gösterilen ibraname metnini imzalamadığını, o belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını, kendisinin başka bir belge imzaladığını yazılı olarak ayrıca dile getirmiştir.
Mahkeme ise, varsa diğer ibranameyi sunmanızı sizden istemiş.
Bu durumda mahkemeye sunulan ve imzası Davacı tarafından inkar edilen ibranamedeki imzanın Davacıya ait olup olmadığı -büyük ihtimalle-bilirkişi marifetiyle tespit edilip, Davacıya ait olup olmamasına göre karar verilir diye düşünüyorum.