Mesajı Okuyun
Old 13-02-2010, 11:45   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Hükümdar H.
"hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde..." denilmektedir. İş Kanununda. Ama, iş kanunundaki "devir" TTK anlamındaki teknik devirmidir? eğer evet orda kastedilen devir TTK anlamındaki teknik devirdir dersek, bu sefer hisselaerin tamamının alınması teknik olarak devir anlamını taşırmı? sorum aslında budur?

Tam olarak neyi aradığınızı anlamak çok zor.

Ancak yine de şunu söylemek zorunda hissediyorum kendimi:

Kural olarak hissenin tamamının bir şirket grubu tarafından (iştirakleri yahut iştirak şirketteki ortakları ile aynı olan şahıslarca) devir alınması halinde veyahut bir hakim ortak kontrolündeki şahıslarca alınması halinde (Çünkü A.Ş. lerde en az 5 ortak gereklidir! Yürürlükteki TTK'ya göre tek kişi ya da tek şirket tüm hisseyi alamaz ama kontrolündeki kişiler alabilir!) devir alınması -tek başına- işyeri devri anlamına gelmez!!!

Ancak bazı hallerde yapılan devir işlemi, başkalarına özellikle de alacaklılara zarar vermek kastıyla yapılmış sayılabilmektedir. Bkz. İİK.280. madde.:

Alıntı:
ZARAR VERME KASTINDAN DOLAYI İPTAL:
MADDE 280. (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/115 md.)

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./66. md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.

(Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.

Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.

Bu maddeye göre, bir işletmenin -önemli bir varlığını- almak bile alacaklılara zarar vermek kastı ile yapılan işlem olarak değerlendirilmekte, bu durum, kanuni karine sayılmaktadır.

Fakat sizin olayınızda ilk mesajınızdan çıkan zorunlu anlama göre böyle bir ızrar kastı anlaşılamamaktadır. Yani sizin olayınızda böyle bir durum da yoktur. (Tabi ki bunu mesajlarınızdan anlamaya çalışıyorum.)