09-02-2010, 12:28
|
#3
|
|
|
|
|
|
Merhaba,
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 26.5.2006 tarih ve 2005/318 E. 2006/125 K. sayılı kararı ile;
Danıştay 7 nci Dairesi’nin 23.09.1999 tarih ve 1999/228 E.-1999/3065 K. sayılı kararı konusunda yardımlarınızı rica ediyorum, teşekkürlerimle...
|
|
 |
|
 |
|
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
Turizm işletmeciliği yapan davacının örtülü sermaye niteliğindeki borçlanmaya ilişkin faiz ve kur farklarını gider kaydedemeyeceği yolunda düzenlenen rapor doğrultusunda 1997 ila 2001 yılları için beyan edilen zararları azaltılarak bu yolla 2002 takvim yılına devreden zarar tutarının 2002 yılı kurum kazancının altında kaldığı, yararlanılan yatırım indirimi nedeniyle kurumlar vergisi tarhını gerektiren matrah farkı doğmadığı ancak yatırım indiriminden yararlandırılan tutarın tevkifata tabi olduğu yolunda düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak davacı şirket adına 2003/Nisan dönemi için ikmalen salınan vergi zıyaı cezalı gelir ( stopaj ) vergisi ve fon payına karşı açılan davanın, vergi zıyaı cezalı gelir ( stopaj ) vergisine yönelik kısmını reddeden, düzeltme fişiyle terkin edilen fon payı hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar veren vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiştir.
Gelir ( stopaj ) vergisi ve fon payı yönünden ... Vergi Mahkemesinin 14.7.2005 günlü ve E: 2005/797, K:2005/801 sayılı ısrar kararı aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektire­cek nitelikte görülmemiştir.
Vergi zıyaı cezasına gelince; Vergi Usul Kanunu'nun olay tarihinde yürürlükte olan 4369 sayılı kanunla değişik 344'üncü maddesinin birinci fıkrasında, vergi zıyaı suçu; mükellef ve sorumlu tarafından 341'inci maddede yazılı hallerle vergi zıyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlan­mış, maddenin ikinci fıkrasında ise; vergi zıyaı suçu işleyenlere vergi zıyaı cezası kesileceği ve bu cezanın, zıyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, 213 sayılı Kanun'un 112'nci maddesine göre zıyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunacağı kurala bağlanmıştır.
Görülmekte olan bir dava sırasında vergi mahkemesince sözü edilen 2'nci fıkranın Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla iptali için başvurulması üzerine Anayasa Mahkemesi'nin 20.10.2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6.1.2005 günlü ve E:200l/3, K:2005/4 sayılı kararıyla; vergi zıyaı cezasının, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük karakteri taşımayan, ancak vergi zıyaı suçu işleyenlere öngörülen bir yaptırım olduğu, bu durum gözetildiğinde, cezanın hesaplanmasında esas alınacak olan oranların yasayla belirlenmesi gerektiğinin kuşkusuz olduğu; kuralda, zıyaa uğratılan verginin bir katına eklenecek olan cezanın hesaplanmasında esas alınacak olan gecikme zammı oranının Bakanlar Kurulu tarafından ne zaman belirleneceğinin bilinmemesi ve bu durumun sonuçta öngörülecek ceza miktarında belirsizliğe yol açacak olmasının, Anayasa'nın 38'inci maddesinde sözü edilen “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” ve 2'nci maddesindeki, “hukuk devleti” ilkelerine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılarak Vergi Usul Kanunu'nun 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında yer alan “... bu ceza zıyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, bu Kanun'un 112'nci maddesine göre zıyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur” bölümünün iptaline ve iptal hükmünün doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesi ile 2949 sayılı Kanun'un 53. maddesi gereğince, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi iptal kararının gerekçesi incelendiğinde, vergi zıyaı cezası konusunda Anayasa'ya aykırı bulunan hususun, vergi zıyaına yol açan eylemlerin vergi zıyaı cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yasal düzenleme olmayıp, cezanın miktarı hesaplanırken zıyaa uğratılan vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinin, maddenin dolaylı olarak 6183 sayılı Kanun'a yaptığı atıf nedeniyle Bakanlar Kurulunca ne zaman belirleneceği belli olmayan gecikme zammı oranlarına göre saptanması hususu olduğu anlaşılmaktadır. Yüksek mahkeme, ayrıca iptal hükmünün doğuracağı hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edici nitelikte görülmesi nedeniyle iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar vererek yasama organına saptadığı gerekçeye uygun biçimde düzenleme yapması olanağını sağlamıştır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi Kararıyla belirlenen süre dolmadan 8.4.2006 tarih ve 26133 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5479 sayılı Kanunla, iptal edilen hükmün yaratacağı hukuki boşluğu doldurmak üzere 344'üncü maddenin 2'ncı fıkrası değiştirilerek vergi zıyaı suçu işleyenlere, zıyaa uğrattıkları verginin bir katı tutarında vergi zıyaı cezası kesileceği öngörülmüş, öte yandan, anılan Kanun'un 13'üncü maddesiyle de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na eklenen geçici 27. madde ile 1.1.2006 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak bu tarihten sonra ortaya çıkan ve vergi zıyaı cezası kesilmesini gerektiren fiiller için idarece tesis edilecek işlemler yönünden, zıyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi zıyaı cezası kesileceği yolunda hüküm getirilmiştir. Böylece Anayasa Mahkemesince verilen kararın gerekçesine ve amacına uygun bir düzenleme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı ve yapılan yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; görülmekte olan uyuşmazlıkta, Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurala göre hüküm kurulması, Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olup, yüksek mahkemenin kararında, vergi zıyaı cezasının hesaplanış biçimi yönünden kurduğu gerekçe ile kamu yararının korunması yönünden belirttiği gerekçe göz önüne alınarak cezanın zıyaa uğratılan verginin bir katı oranında uygulanması hukuka uygun olacağından, cezanın buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
|
|
 |
|
 |
|
Saygılarımla...
|