08-02-2010, 20:38
|
#14
|
|
Arkadaşlar,
Bana yanıt veren tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim.
İş yoğunluğundan erken cevap veremedim. Bu arada Sayın Av. Yağmur Deniz, bu meslek bırakılacak bir meslek değil.
Ben hiç avukat olmayı istememiştim. Hukuka girmekteki amacım hariciyeci olmaktı. Zor da alıştım bu mesleğe; çünkü hep "kötülükle" uğraşıyorsunuz. "Kötülüğü" şöyle tanımlamalıyım. Ya müvekkilde, ya karşı tarafta ya da işin kendisinde kötü bir unsur oluyor. Ve elinizi çamura sokunca Size de az veya çok, ama bir miktar mutlaka bulaşıyor, bulaştırıyorlar.
Bir de hep soyut bir şey satmaya çalışıyorsunuz avukatlıkta. Kısacası elle tutulamayan, gözle görülemeyen şeylerden, yani hayalden bahsediyorsunuz müvekkile.Ve bunu becermek çok zor . Oysa bir beyazeşya satıcısı olsaydık satacağımız eşya belirli olurdu. Ya da bir mimar olsaydık planı-projesi olan bir bina çizerdik.
İşte böyle..
İşimiz çok zor. Üstelik sattığımız bu hayal, müvekkilin o ana dek gerçekleştiremediği bir hayal. Zaten yapabilseydi müvekkil, bize gelmezdi. Değil mi ?
Bu durumda, bir: işi alıp, iki: bu hayali bu hukuk düzeninde gerçekleştirmek, üç: sonra da vekalet ücretimizi tahsil etmek nasıl zor biliyorsunuz.
Ancak, herşeye rağmen, mühendis, iktisatçı, bankacı, v.s. bazı mesleklerden arkadaşlarımın işsiz kaldığını gördükçe, hiç değilse işsiz kalma sorunumuz yok diye seviniyorum -şahsen ben kendi adıma - kafamı kaşıyacak vaktim yok. Üstelik serbest yapılabildiği için, bağımsız kalınabilen bir meslek bizimki. Bir fabrikatör babanız olması gerekmiyor avukatlık ofisi açabilmeniz için.
Bu açıdan sevindirici.
Şimdilik bu kadar. Sonra devam ederiz sevgili dostlar...
|