|
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10911
K. 2005/4729
T. 27.4.2005
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Takibin Süresinde İbraz Edilmeyen ve Zamanaşımına Uğrayan Çeke Dayandığı İddiası - Aynı Borç İlişkisi Hakkında Çekle Yapılan Ödemeler Nedeniyle Açılan Davaların Birbirileriyle İrtibatlı Bulunduğu )
• KAPALI FATURA ( Borcun Ödendiğine Karine Teşkil Ettiği Aksinin Her Zaman Kanıtlanabileceği - Banka Havalesiyle Yapılan Ödemeyle Aksinin Kanıtlanması )
• DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ ( Davaların Aynı Sebepten Doğması Biri Hakkında Verilecek Hükmün Diğerini Etkilemesi - Davalar Arasında İrtibat Bulunduğu Gözetilerek Birleştirilmesi Gereği )
1086/m. 45/1
6762/m. 23
ÖZET : Davaların aynı sebepten doğması, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek bulunması nedeniyle aralarındaki irtibat gözetilerek HUMK.nun 45/1. maddesi hükmü doğrultusunda davaların birleştirilmesi gerekir.
DAVA : Davacı P.Zafer Doğanay ile davalılar 1- Fawaz Zakri 2- Papalk Perlit Med.Ltd.Şti. vek.Av.Yusuf Bedrihanbeyoğlu arasında görülen dava hakkında İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 25.6.2003 gün ve 1026-845 sayılı hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 24.6.2004 gün ve 10024-7598 sayılı ilamına karşı davalı Papalk Perlit Şti. vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, süresinde ibraz edilmeyen ve zamanaşımına uğrayan 20.2.2000 keşide tarihli çeke dayalı olarak yapılan icra takibine karşı borçlunun itirazının iptali istemine ilişkindir. Yukarıda da açıklandığı gibi, dava konusu çek, süresinde bankaya ibraz edilmediği gibi, zamanaşımına da uğradığı için davacı alacak iddiasını davalı ile aralarındaki temel ilişkiye dayandırmıştır. Taraflar arasındaki alım satıma dayalı ticari ilişki nedeniyle davalı tarafından mal bedeline karşılık davacıya davaya konu 20.2.2000 keşide tarihli çek ile dava dışı 10.3.2000 keşide tarihli 2.400.000.000.-TL. bedelli ve 1.5.2000 keşide tarihli 3.325.000.000.-TL. bedelli toplam 8.125.000.000.-TL. tutarında üç adet çek verildiği çekişmesizdir. Davalı alıcılar 10.3.2000 ve 1.5.2000 keşide tarihli çeklere istinaden İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/872 Esas sayılı dosyasında bu çeklerle borçlu olmadığına ilişkin olarak menfi tesbit davası açılmıştır. Menfi tespit davasında taraflar arasındaki ticari ilişki incelenerek düzenlenen bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkemece anılan dosya celp edilip bu dosyadaki rapor da gözönüne alınarak dava konusu 20.2.2000 keşide tarihli çek yönünden itirazın iptaline karar verilmiş, karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, davacının temyiz istemi, temyiz dilekçesi temyiz defterine kaydedilmediği ve harcının da yatırılmadığından reddedilmiş, davalıların temyiz itirazları ise yerinde görülmediğinden reddedilerek yerel mahkeme kararı 24.6.2004 tarihinde onanmıştır. Dairemizin onama kararından sonra İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/872 Esas sayılı menfi tesbit davasının reddine dair verilen karar davacıların temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizin 18.11.2003 tarih, 2002/8991 Esas, 2003/11631 Karar sayılı ilamı ile "Hükme esas alınan bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Dava konusu çeklerin taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağı karşılık düzenlendiği yolunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, çek bedellerinin ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Davacılar ödeme iddiasında bulunmuş, kapalı fatura, çek ve banka havalelerine delil olarak dayanmıştır. Kapalı fatura, borcun ödendiğine karine teşkil ederse de, bu karinenin aksi her zaman kanıtlanabilir. Nitekim, somut olayda faturaların kapalı düzenlenmesine rağmen davacıların banka havaleleri ile ödemeler yaptıkları anlaşılmış ve böylece kapalı faturaya ilişkin karinenin aksi kanıtlanmıştır. Ne var ki, davalı vekilinin 10.1.2001 tarihli delil dilekçesinin 4/1 ve 4/3 maddelerinde belirtilen çeklerle de ödemeler yapıldığı davalının da kabulünde olduğu halde bilirkişi raporunda bu ödemeler dikkate alınmamıştır. Yine aynı dilekçede uyuşmazlık konusunun 1 Ağustos 1999 tarihinden sonraki hesaplara ait olduğu ve alacağın bir kısmının gecikme faizine ilişkin bulunduğu belirtilmiştir. Mahkemece bu hususlar üzerinde yeterince durulmadığı gibi, taraflar arasında gününde ödenmeyen vade farkı ya da gecikme faizi ödeneceğine dair sözleşme ve fiili uygulama bulunup bulunmadığı da araştırılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmuştur. Bu durumda aynı ticari ilişki nedeniyle verilen üç adet çekten ikisi ile ilgili olarak açılan menfi tespit davasında Dairemizce verilen bozma kararının ticari ilişkinin boyutu ve ödemeler yönünden bu dosyayı da etkileyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davaların aynı sebepten doğması, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek bulunması nedeniyle aralarındaki irtibat gözetilerek HUMK.nun 45/1. maddesi hükmü doğrultusunda davaların birleştirilmesi ve bundan sonra taraflar arasındaki tüm ticari ilişkinin boyutu ve ödemelerin Yargıtay denetimine uygun biçimde saptanması yönünden uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiğinden davalı şirket vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Papalk Perlit Mad. Ltd.Şti. vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 24.6.2004 tarih ve 2004/10024-7598 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve hükmün adı geçen davalı şirket yararına BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile peşin harcın istek halinde iadesine, 27.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi
kazancı.hukuk.
|