Mesajı Okuyun
Old 24-01-2010, 06:59   #96
trajikomedya

 
Varsayılan

henüz birinci sınıfım ve gecenin bir yarısı,medeni hukuktan okuduğum dört yüz sayfanın ve çözdüğüm beş pratiğin ertesi,üşenmedim ve bu formdaki bütün yazıları tek tek okudum. öyle şeyler dile getirilmiş ki,bu bir birinci sınıf öğrencisi için :
Beş-altı yaşlarındaki bir çocuğun karanlık bir odada kilitli kalması yahut gecenin bir yarısı en dehşetengiz filme seyirci olması gibi bir şey...
biran kitaplarıma baktım ve nerede olduğumu,saatlerdir ne için çabaladığımı sorguladım.
o inatçı ve kararlı yapıma dönmem uzun sürmedi..lakin okuduklarımın bana verdiği bu geçici his...
bu anlatabileceğim bir şey değil.

öncelikli olarak,ben hali hazırda bir öğrenci olarak hus sınavını destekliyorum. yalnız benim desteklediğim sistem kesinlikle bu değil. avukat sayısında bir yığılma olduğu,bununda hem geliri hemde mesleğin prestijini düşürdüğü ortadadır. aynı şekilde haklı olarak bu 'ekmek kavgası'ndan çekinen mezunların arttığı bununda
hakimlik-savcılık sınavında yığılmalara yol açtığı ortadadır. artık bir elemenin şart olduğu da ortadır.
elbetteki işin bu aşamaya hiç getirilmemesi,bazı şeylerin daha önceden öngörülmesi gerekirdi. buna sebebiyet verenler bana göre,ya ortalama bir zekanın altındalar ya da çok zekiler ve bu işte gerçekten bir kasıt,başka başka planlar söz konusu...bildiğim kadarıyla son olarak açılan on fakültenin bile yedisi çok küçük öğrenci alımları yaptı,üçü henüz alımı başlatmadı. bu yedi üniversitenin öğrenci alımını zamanla arttıracağını,hacettepe,on dokuz mayıs,inönü,izmir gibi üniversitelerin ileride öğrenci alımına başlayacağını ve malesef mevcut devlet üniversitelerinin gerçekten sınırlarını zorlayan arttırımlara gittiğini ve gitmekte olacağını (?) düşünürsek...durum daha da vahim bir hal alıyor. yalnızca bir dönemde altı yüzden,sekiz yüze,
sekiz yüzden,bin iki yüze çıkan kontenjanlar söz konusu.
ve bunlar bir müjdeymiş,yerinde yapılmış birer icraatmiş gibi duyuruluyor. öğrenci seçme sınavı çilesinin çözümü,herkesi üniversite mezunu yapmak olarak görülüyor. belki de bu şekilde daha geniş bir kitle susturulmaya çalışılıyor. ve bu durumun hukuk gibi belkide bir ülkede en birincil şekilde kaliteye sahip olması gereken bir bölüme fazlaca etki ederek, onu kalitesizleştirmesi, görevlerini hür bir şekilde yapması gereken mezunlarını ekmek kavgasına sürüklemesi gerçekten fazlasıyla kaygı verici bir durum. farkında mısınız bilmem. biz bu bölümü seçerek,gerçekten büyük bir fedakarlık yapıp,hayatımızın büyük bir bölümünden vazgeçtik. daha birinci sınıf olmama rağmen çevreme baktığımda en asosyal,en ruhsuz,en bezmiş,en saçları dökülmüş,beyazlamış,gözlüklenmiş,ders ve okuma telaşında öğrenci modeli olarak hukukluları görüyorum.belkide hiçbir birinci sınıfın zorlanmadığı kadar zorlanıyoruz ve büyüklerimiz ileride bu çalışmaların kat kat fazlasını yapmak durumunda olacağımızı söylüyor.
avukatlarımız yıllarca büyük zorluklar altında çalışıp,bir nevi sürünüyor.hakimlerimiz savcılarımız daha şanslılar belki ama onlarda on beş yirmi sene,bir istanbul'dan,ankara'dan,izmir'den mahrum kalıyor örneğin. hayatları başka başka ücra şehirlerde geçiyor.
tehdit,baskı,rüşvet,topallayarak ilerleyen bir adalet sistemi de cabası. halkta uyanan avukat=yalancı, hakim=rüşvetçi denklemlerinin ayrıntılanmasına ise hiç girmiyorum. her işin bir zorluğu var elbet ama... öss öncesinde başlayan ve yıllarca devam eden ve yıllarca hayattan çok kitaplarda yaşanmasını gerekli kılan bunca emeğin karşılığı bu mu olmalı diye soruyor insan.
ve düşündükçe bunun en azından bir kısmının kırılması,bir şeylerin değiştirilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. bu da şuan için pek tabiki bu alandaki yığılmaları önlemekle mümkün. yığılmaları önlemenin tek yolu ise malesef ki,düşenler üzerine basarak ilerlenen,acımasız ve her ne usul ile yapılırsa yapılsın,şahsımca adil olmayacak bir sınavla mümkündür.çünkü bana göre varsayalım ki kesintisiz dört yıl boyunca eğitim verdiğiniz bir insana,adil bir sınav öngörüyorsanız bu sınav süresinin dört yıldan bir saniye bile eksik olmaması gerekir. bir saniyelik fark bile tam bir adaleti ortadan kaldırır..ki biz dört yıl için bir kaç saatten bahsediyoruz.
adaletsizliğin ikinci ayağı pek tabiki klasik bir sınav usulüdür.şahsımca klasik bir sınavın,nesnel olarak değerlendirilmesi imkansızında ötesindedir. kime göre(?),neye göre(?) durumunu doğurur.ve son olarak bir mülakat öngörülmesi adaletsizliğin üçüncü ayağını oluşturur. zira orada da 'yakınlarının yakınları' sisteminin uygulanması kaçınılmazdır ve biz buna bayılırız.
sınavı geçemeyenlerin katip olacağı fikri şuan için bana biraz uçuk,hatta imkansız gelmektedir.eğer ki böyle bir şey olursa bu adaletsizliğin bir ayağı değil,başlı başlına bir abidesi olur.
sınavın üçüncü sınıfta yapılması fikri ise bana göre temkinli yaklaşılması ve açıklanan şartlar dahilinde değerlendirilmesi gereken bir durum. sınavın içeriği, sonrasında kaç yıl ve ne şekilde okunulacağı ile oldukça bağlantılı bir durum.

bana göre durumu düzeltmeye öss'den başlanmalıdır.içinde hukuk aşkı olup da bir kaç matematik sorusu yüzünden buna ulaşamayanların,hukukçu olmayı, 'para çok','prestij çok' diyerekten fakültelere giriş yapan öss canavarlarından çok daha fazla hakettiğini düşünüyorum. buna kendim ve diğer bütün fakülteler de dahil. sonrasında yine yığılma meydana gelirse,bunun eğitimin bitiminde,mülakatsız ve test usulü bir sınavla yapılması gerektiği görüşündeyim.
fakat daha önceden de belirttiğim gibi sistemin adil olması imkanı söz konusu değildir. sınava tıpkı öss gibi birden fazla giriş mümkün olmalı ve geçenler avukatlık stajını yapabilmeli,hakimlik-savcılık sınavlarına girebilmelidir. avukatlık için önce hus,sonrasında bir avukatlık sınavı da bana pek akıl karı gelmiyor. husta(benim öngördüğüm hus) yapılan nitelikli bir elemeyle,avukatlık için ikinci bir sınava gerek duyulmamalı diye düşünüyorum.hakimlik savcılık içinse prestij kaynaklı talep her zaman yüksek olacağından hustan sonra kendine özgü bir sınav şart gözüküyor. şuanki şekliyle değil pek tabiki...

ben de buranın bazı saygı değer üyeleri gibi,meselenin zihniyetle fazlasıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. belkide hukukun ayağa düşürülmesi birilerinin işine gelmekte kimbilir? (ki kendileri açık öğretimde neden hukuk yok seslerinin bile duyulmasına ve tarafımdan yalnızca gülünülmesine sebep olmuştur.)kimbilir belkide bu sayede kendi sistemlerini daha rahat öngörebilecekler ve hukuka daha fazla nufuz edebilecekler...heleki sınav klasik olursa,heleki sonunda mülakat olursa...