18-01-2010, 17:38
|
#2
|
|
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5'inci maddesinin (1) işaretli fıkrasında, idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla, ilk derecede Danıştay'da çözümlenecek davalar dışındaki iptal davalarını ve tam yargı davalarını çözümlemekle görevli olduğu kurala bağlandıktan sonra, 6'ncı maddesinde vergi mahkemelerinin, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve bu konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davalar ile diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlık,vergi uyuşmazlığına ilişkin olmayıp vergi kaydının idarece resen terkin edilmesinden kaynaklandığından, kamu gücüne dayalı ve tek taraflı olarak tesis edilmiş bir idari işlem niteliğinde bulunduğu ve bu işlemin iptali istemiyle açılacak davanın İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Doğrudan iptal davası açabilirsiniz. Dava açma süresi kararın tebliğ tarihinden , tebliğ işlemi yoksa öğrenme tarihinden itibaren başlayacaktır. T.C. Anayasasının 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 2. fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununa İlişkin Tebligat Tüzüğünün 51. maddesinde ise tebliğin muhatap muttali olmuş ise geçerli olacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bunun tarihini iddia ve ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.
Görüşlerim tartışmaya açıktır. KOLAY GELSİN
|