Mesajı Okuyun
Old 18-01-2010, 15:11   #11
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

T.C.

DANIŞTAY

10. DAİRE

E. 2004/10337

K. 2006/4726

T. 30.6.2006

• KİTAP TOPLATMA KARARI ( Adli Yargı Yerince - Adalet Bakanlığının Ajanı Konumunda Olmayan Hakimlerin Verdiği Kararlardan Dolayı Adalet Bakanlığının Tazminle Sorumlu Tutulamayacağı )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Kitap Toplatılması Yolundaki Mahkeme Kararı/Davacıların Yayıncısı ve Yayın Sorumlusu Oldukları - Adalet Bakanlığının Tazminle Sorumlu Tutulamayacağı/Hakimlerin Adalet Bakanlığının Ajanı Konumunda Olmadıkları )

• ADALET BAKANLIĞININ TAZMİNLE SORUMLU TUTULAMAMASI ( Adli Yargı Yerince Verilen Kitap Toplatma Kararı Nedeniyle Uğranıldığı İleri Sürülen Maddi ve Manevi Zarar - Hakimlerin Adalet Bakanlığının Ajanı Konumunda Olmadıkları )

2709/m. 9, 125

818/m. 41, 49

ÖZET : Tazmini istenilen zarar, davacıların yayıncısı ve yayın sorumlusu oldukları kitabın toplatılması yolundaki mahkeme kararının, gerekli inceleme yapılmadan haksız olarak verilmesinden kaynaklandığı iddiasına dayandırılmaktadır.
Bu itibarla, yargılama görevi kapsamında yürütülen hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan hakimlerin verdiği kararlardan dolayı, yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulma olanağı bulunmamaktadır.
İstemin Özeti : Davacıların "Korku Tapınağı" isimli kitabı hakkında İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen toplatma kararı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen toplam 18.750.000.000.-TL maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen Ankara 3. İdare Mahkemesi kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : Elmas Mucukgil
Düşüncesi : Davacıların temyiz isteminin reddi ile anılan mahkeme kararının; yargılama görevi kapsamında yürütülen hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan hakimlerin verdiği kararlar nedeniyle yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulamayacağı dolayısıyla Adalet Bakanlığının kusurlu davranışından söz etme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Nevzat Özgür
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, davacıların "Korku Tapınağı" isimli kitabı hakkında İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen toplatma kararı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen toplam 12.750.000.000.-TL maddi, 6.000.000.000.-TL manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacıların uğradıklarını ileri sürdükleri zararın, yayıncısı ve yayın sorumlusu oldukları kitabın mahkemece verilen toplatma kararından doğduğu, bu nedenle idari davaya konu olabilecek idari bir işlem veya eylemden bahsedilemeyeceği, dolayısıyla idari dava türleri arasında sayılmamış olan uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenemeyeceği gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davacılar, hukuka uyarlık bulunmadığını ileri sürerek anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
T.C.Anayasasının 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı, 125. inci maddesinin 1. fıkrasında ise idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı yer almaktadır.
Yukarıda anılan Anayasa hükümlerine göre, idarenin hukuki sorumluluğunun kendi işlem ve eylemleriyle sınırlı olduğu, mahkemelerin ise, idari fonksiyonun dışında yer alan ve yargı yetkisi kullanan bağımsız organlar oldukları ve bu haliyle hakimlerin yargılama fonksiyonu kapsamında yaptıkları görev nedeniyle idarenin ajanı sayılamayacakları sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan, idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir olması, zararla işlem veya eylem arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Bu genel koşullardan birinin yokluğu halinde kural olarak idarenin sorumluluğu ortadan kalkar. Gerçekten ortada bir zarar yoksa idarenin tazminat ödemesi söz konusu olamayacağı gibi, idare veya idari faaliyetle ilgisi olmayan bir zararı idareye ödettirme olanağından da söz edilemez. Zararla idari faaliyet birbaşka deyişle idari eylem veya işlem arasında doğrudan doğruya bir ilişkinin yokluğu halinde idarenin hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır.
Olayda, tazmini istenilen zarar, davacıların yayıncısı ve yayın sorumlusu oldukları kitabın toplatılması yolundaki mahkeme kararının, gerekli inceleme yapılmadan haksız olarak verilmesinden kaynaklandığı iddiasına dayandırılmaktadır.
Bu itibarla, yargılama görevi kapsamında yürütülen hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan hakimlerin verdiği kararlardan dolayı, yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulma olanağı bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacılar tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri İdare Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden Ankara 3. İdare Mahkemesinin 9.2.2004 tarih ve E:2003/862, K:2004/130 sayılı kararının, yukarıda anılan gerekçeyle ONANMASINA, 30.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/9027

K. 1999/1342

T. 22.2.1999

• HAKİMLERE KARŞI AÇILACAK TAZMİNAT DAVASI ( Husumetin Adalet Bakanlığına Yöneltilememesi )

• HUSUMET ( Hakimlerin Hukuka Aykırı Eylemleri Dolayısıyla Açılacak Tazminat Davasında )

• TAZMİNAT DAVASINDA HUSUMET ( Hakimlerin Hukuka Aykırı Eylemleri Dolayısıyla Açılan )

• ADALET BAKANLIĞINA HUSUMETİN YÖNELTİLEMEMESİ ( Hakimlerin Hukuka Aykırı Fiillerinden Dolayı Tazminat Davasında )

818/m.41

1086/m.573

2709/m.9,138

ÖZET : Hakimlerin hukuka aykırı eylemlerinden kaynaklanan tazminat davalarında Adalet Bakanlığına husumet yönetilemez. Bu gibi durumlarda genel hükümler uyarınca BK.nun 41. maddesi dayanak yapılmak suretiyle hakim hakkında dava açılabileceği gibi, koşulları mevcut olduğu takdirde yine hakim aleyhinde HUMK.nun 573. ve ardından gelen maddeleri uyarınca da dava açılması mümkündür.
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 235.000.000 lira maddi ve manevi tazminatın 25.12.1996 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı A..... Bakanlığından alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istem ile diğer davalı Ş..... T.A.Ş. Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılardan A..... Bakanlığı adına Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü.
KARAR : Dava, isim ve soyadı benzerliğinden ötürü ( Beyoğlu Birinci Asliye Ceza Mahkemesi )nin 1994/1570 esas ve 1995/628 karar sayılı dosyasında 3167 sayılı yasa hükümlerine aykırı davranmaktan ötürü 1 yıl 6 ay süre ile hapis cezasıyla cezalandırılıp tutuklanmasından sonra yanlışlığın farkına varılarak tahliye edilen davacının bu olay nedeniyle kişilik değerlerinde azalma meydana geldiğinden dolayı 250 milyon TL. manevi tazminatın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Beyoğlu Birinci Asliye Ceza Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numaraları yazılan dosyasının incelenmesinde müşteki Y.... Bankası A.Ş. vekilinin şikayeti üzerine Beyoğlu Cumhuriyet savcılığının 30.11.1994 tarihli iddianamesiyle İsmail ismindeki şahıs hakkında 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesi uyarınca cezalandırılması için açılan kamu davasında eylemine uyan sevk maddesine göre 1 yıl 6 ay süre ile hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleşmesinden sonra davacının cezaevine konulduğu ancak bu aşamada, isim ve soyadı benzerliğinden ötürü bu yanlışlığın yapıldığı, davacının bu olay ile hiçbir ilgisi olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu olay nedeniyle hükümlü sıfatı ile bir süre cezaevinde yatan davacının çevresine karşı kötü duruma düştüğü, aşağılandığı, çevrenin kendisine iyi gözle bakmadığı ve bu yüzden acı ve elem çektiği açıktır. Ayrıca davacının özgürlüğünün de haksız olarak sınırlandırıldığı kabul edilmesi gereken bir olgudur. Hukuka aykırı olan bu eylem nedeniyle kişilik değerlerinde objektif azalma oluşan davacının manevi tazminat isteme hakkının varlığı tartışmasız kabul edilmelidir. Bu olayda tazminatın kimden isteneceği önem arzetmektedir.
Anayasanın 9. maddesine göre yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. 138. madde de ise, hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları açıklanmıştır. Yine hakimlerin Anayasa, kanuna ve hukuka uygun olarak ve vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri de ifade edilmiştir.
Ayrıca hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği; tavsiye ve telkinde bulunamayacağı da emredici bir kural olarak Anayasada yer almış bulunmaktadır.
Anayasanın bu emredici hükümlerine göre hakimler bağımsız olup, A... Bakanlığına bağlı olarak çalışmalar ve astlık durumu mevcut değildir. O halde A...... Bakanlığının memuru durumunda olmayan hakimlerin hukuka aykırı eylemlerinden ötürü bakanlık makamı hasım gösterilmek suretiyle maddi ve manevi tazminat istenemez. Kaldı ki haksız fiil sorumluluğunda BK. 41. maddesi uyarınca zarar ika eden şahıs o zararın tazminine mecburdur. Ayrıca HUMK.nun 573 ve ardından gelen maddelere göre hakimler görevleri ile ilgili işlemlerden ötürü kasten veya ağır kusurları ile şahıslara zarar verirlerse bundan sorumlu tutulacaklardır.
Bu duruma göre hukuka aykırı eylem iddiasıyla hakimlerin sorumluluğu gündeme geldiğinde; genel hükümler uyarınca BK. 41. maddesi dayanak yapılmak suretiyle dava açılabileceği gibi, koşullar varsa HUMK.nun 573 ve ardından gelen maddelerine göre de dava açılması mümkündür. O halde hakimlerin hukuka aykırı eylemlerinden ötürü A...... Bakanlığı hasım gösterilmek suretiyle tazminat isteminde bulunulması doğru değildir. Bu nedenle; A.... Bakanlığına ilişkin davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ); 22.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi