08-12-2009, 14:35
|
#4
|
|
teşekkür ediyorum. fakat sanırım dikkatinizden kaçtı. sözettiğiniz ve aşağıya koydğunuz yarg kararı bende de var. o yarg kararındaki dava KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN ÖNLENMESİİ" davası. ki o dava tipik bir müdahalenin men'i (el atmanın önlenmesi) davasıdır. biliyorsunuz g.menkulüne kamulaştırma işlemi başlatmadan daimi el atılan kişinin önünde iki ihtimal vardı birisi KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SEBEBİYLE TAZMİNAT davası, diğer seçenek ise MÜDAHALENİN MEN'İ davası açmak. uygulamada zaten kamulaştıma işlemi yapılacağı için genelde kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası açılır ki biz de bu yolu tercih ettik.
biliyorsunuzu kamulaştırmasız el atma davasının iki yönü 1) tescil 2) tazmimat. fakat tescil yönünden zaten uyuşmazlık olmadığı için (genelde) mahkemenin bedel (tazminat) tespiti hususunu çözümlemesi gerekir yani bu davanın özü o gayrımenkulün değerinin ne kadar olduğu hususudur.
öte yandan biliyorsunuz kamulaştırma davası kurum tarafından açılır ve bu davanın da iki yönü vardır tescil ve bedel tespiti. tescil kısmı zaten iptali istenmemiş idari işlemler aşamasında sabit olmuştur öyleyse g.menkulün kamulaştıtılması karşıslığında ne kadar bedel ödenmesi gerektiği bu davanın asıl özüdür.
şu halde her iki dava da aynı şeyi çözmek için açılmaktadır. yani sonraki davanın sonucu önceki davayı bağlayamayacaktır. beklenmesinde hukuken menfaat yoktur.
bunu çok ısrarla savunabilirm ama lehe veya alehe yarg kararı olmazsa malum mahkemeler terdddüt yaşıyabiliyorlar.
eğer kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davası açmış olsaydı kamulaştırma davası sonucunda el atmanın önlenmesi davası konusuz kalacağı için beklemek gerekliydi.
tşk
|