Mesajı Okuyun
Old 03-12-2009, 18:36   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Bk.53. maddesi uyarınca, hukuk hakimi, kural olarak kusurun belirlenmesi ve derecelendirilmesinde ceza mahkemesinin kararıyla bağlı değildir. Hukuk Hakimi önüne gelen somut olayda kusurun bulunup bulunmadığı ve kusurun derecelendirilmesinin takdirini özel hukuk kuralı ve kavramlarına göre bağımsız olarak değerlendirecektir. Ancak tespit edilen maddi olgularla bağlıdır. Olayda fren tutmaması teknik arıza mahiyetinde görülerek bu hususun sonuç üzerinde müessir olduğu belirlenmiş ise , çözümlenmesi gereken konu frenlerin tutmamasının teknik arızadan kaynaklandığının kabulü halinde, teknik arızadan doğan zararlardan dolayı davalıların (müvekkilinizin ve sürücünün )sorumlu tutulup tutulamayacağıdır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesinin 1. fıkrasında yer alan <bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracı işleten bu zarardan sorumlu olur> şeklindeki ifadeyle, 86. maddede işletenin sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması başlığı altında <işleten kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişinin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten ileri geldiğini ispat ederse> sorumluluktan kurtulacağını hükme bağlamıştır. Bu durumda teknik arızanın mücbir sebep kapsamında olup olmadığının irdelenmesi gerekecektir. Mücbir sebep; doktrin ve uygulamaya göre, sorumlunun veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline mutlak olarak kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Mücbir sebepte unsurlardan en önemlisi olayın sorumlu kişinin işletme ve uğraşının dışında yabancı bir dış olay olmasıdır, bu yönden teknik arızalar mücbir sebep değil, ancak umulmayan hal olarak kabul edilebilir. Çünkü genellikle bu nitelikteki teknik arızaları önlemek ve karşı koymak mümkündür, eğer karşı konulamıyorsa o işletme konusunda bir eksiklik hatta düzensizlik bozukluk var yada o konuda gerekli dikkat ve özen noksan demektir. İşleten kusurlu bulunmasa da araçtaki bozukluğun neden olduğu kazalardan sorumlu olacaktır. Araçtaki bozukluk kavramı BK. 58. maddede açıklanan <inşasının fena yapılması ve muhafazasındaki kusur> durumuna benzer niteliktedir. Motorlu araçtaki bozukluğun işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurundan meydana gelip gelmemesi sorumluluğun kurulmasında önemli değildir. Ancak işletenin kusuru varsa bu onun sorumluluğunu artırır. Sürücünün sorumluluğu ise Bk. 41.ve devamı maddelerden kaynaklanmaktadır. Gerçekten de çalıştırılan kişi olayın meydana gelmesinde ve zararın doğmasında kusursuz ise tazminat ödeme yükümlülüğü altına sokulamaz. Somut olayda; trafik kazası frenlerin tutmaması sonucu meydana gelmiştir. Sigorta şirketi tarafından müvekkiliniz aleyhine dava açılması halinde Mahkemece, yukarda açıklanan yasa hükümleri uyarınca aracı sevk ve idare eden şoför ile araç malikinin aks kırılmadan önce aracın mutad bakım, onarım ve kontrollerini yaptırıp yaptırmadıkları, bakım ve kontrollerden kimlerin sorumlu tutulacağı konularında deliller toplanacak, bilirkişi raporunda tartışılacaktır.
"Rapora itiraz edebilir miyiz" şeklindeki sorunuzdtan kasıt kusur raporu ise yanıtını yukarda vermiş bulunmaktayım.
Sorudan kastınız işgöremezlik raporuna itiraz ise, Mahkemece zaten işgöremezlik oranının tespiti hususunda rapor aldırılacaktır.
Sigorta şirketinin ne talep edebileceği hususunda yanıt verebilmem için sigorta şirketinin müvcekkilinize ait aracın siortacısı mı olduğunu belirtmeniz gerekmektedir.
Kesinleşmemiş bir mahkeme kararı olmasa da sigorta şirketi böyle bir talepte bulunabilir. Bu talebine rağmen ödeme yapılmaz ise rücu davası açacaktır.