Arkadaşlar;
Yediemin deposunun olmadığı bir şehirde, borçlunun menkul mallarını haczettik, borçlu malları yediemin olarak almayacağını beyan etti, biz de yediemin bulumadığımız için hacizli malları olduğu yerde bırakmak zorunda kaldık. Ardından mahcuz malların bulunduğu yerde satılarak paraya çevrilmesini talep ettik. Satış günü malların bulunduğu yere gittiğimzde, borçlu hacizli malları sattığını beyan etti

ve icra memuru da satışına karar verilen mallar bulunmadığından satışı düşürülmesine karar verdi. Bu tutanağı borçlu, tellal, icra memuru ve ben imzaladık.

Bu durumda; borçlunun yedieminlik sıfatı bulunmadığından muhafaza görevini kötüye kullanmak (TCK. 289) suçunun oluşmayacağı açık. Borçlunun bu eyleminin İ.İ.K.'nda düzenlenen suçlardan hangisini oluşturduğu konusunda tereddüt içindeyim. Bu konuda görüş bildirecek arkadaşlara şumdiden teşekkürler...