Mesajı Okuyun
Old 13-11-2009, 17:40   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/2924
Karar: 2006/2596
Karar Tarihi: 13.03.2006

ÖZET : Davalı trafik sigortacısı hakkında ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Kamu davasının düşmesi, cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuk-u şahsiyesini ayrıca muhafaza etmemiş ise artık hukuk mahkemesinde dahi dava edemez. Zarar görenin hukuk davası dışında vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için hem "vazgeçme kamu davası açıldıktan sonra hakim önünde gerçekleşmeli" ve hem de "bu vazgeçme ile kamu davası düşmeli"dir.

(2918 S. K. m. 109)

Dava: Taraflar arasında görülen davada K. Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 18.11.2004 tarih ve 2004/215 - 2004/572 sayılı kararın Yargıtay' ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. L. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın müvekkillerinden U'ün eşi diğerlerinin ise babası olan V.'a çarparak ölümüne neden olduğunu, müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını ileri sürerek, toplam 8.300.000.000.TL.nin temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın yetki, zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacılardan Ü.'ün ceza davasında şikayetçi olmadığı, diğer davacıların ise kişisel hak talebinde bulunmadıkları, ceza davasındaki zamanaşımı süresinden yaralanamayacakları, davanın 2918 sayılı KTK.nun 109 ncu maddesi hükmünce iki yıllık süre içerisinde açılması gerektiği, davacıların 08.03.2002 tarihli ibraname ile davalıyı ibra ettikleri, böylece zararı ve faili öğrendikleri, bu tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açmadıkları gerekçesiyle, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, davalı sigorta şirketinin trafik sigortacısı olduğu aracın davacıların murisinin ölümüne neden olmasından kaynaklanan maddi ( destek ) tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, yazılı gerekçelerle davalı trafik sigorta şirketi yönünden uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulamayacağı sonucuna varılarak, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Oysa, 2918 sayılı KTK'nun 109/2 nci maddesindeki, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve Ceza Kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağına dair hükmü uyarınca, davalı trafik sigortacısı hakkında ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Kaldı ki; KTK'nun 109 ncu madde hükmüne Trafik Sigortası Genel Şartları' nın 17 nci maddesinde aynen yer verilmiş bulunmaktadır. Öte yandan, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 111 nci maddesi, kamu davasının düşmesi, cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuk-u şahsiyesini ayrıca muhafaza eylememiş ise artık hukuk mahkemesinde dahi dava edemez, hükmünü içermekte olup, zarar görenin hukuk davası dışında vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için hem "vazgeçme kamu davası açıldıktan sonra hakim önünde gerçekleşmeli" ve hem de "bu vazgeçme ile kamu davası düşmeli"dir. Somut olayda, davacılardan yalnızca U.'ün müşteki olarak davet edildiği ceza mahkemesinde, bu davacının şikayetçi olmaması sonucu sanık hakkında açılan kamu davasının düşmesine ilişkin verilmiş bir karar dahi bulunmamaktadır.

Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalı sigorta yönünden davanın esasına girilmek gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

3- Bozma neden ve şekline göre, davacılar vekilinin ibraya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı, bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, ( 3 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, ibraya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları