Görevli gittiği karakolda polis memuru tarafından hakarete uğrayan bir meslektaşımızın davasında katılan vekili olarak yer almıştık. Mahkeme Şubat/2008 den önce cezalandırma kararı (APC) vermiş idi. Karar yargıtay tarafından "karar tarihinden sonra 08/02/2008 tarihinde yürürlüğe giren......"şeklinde başlayan hepimizin bildiği gerekçe ile "taraf vekillerinin sair temyiz nedenleri incelenmeksizin"kaydı ile bozuldu.

Bugün (dün) bozma sonrası duruşmasına çıktık; sanık polis vekili bozmaya uyulmasına, biz de bozmaya uyulmasını ancak esasta hükmün açıklanmasını geri bırakma şartlarının oluşmadığından yeniden eski kararın verilmesine dair beyan verdik.

Mahkeme bozmaya uyulmasına ve sanık vekilinin ilk karardan önce de dinlenmesini istediği ancak mahkemenin (aynı hakimin) gerekli görmeyerek karar verdiği 9. ve 10. savunma tanıklarının dinlenmesine karar vererek dosyaya duruşma günü verdi. Israrla verilen karar konusunda bir inceleme yapılmadığını, kararın esastan bozulmadığını, hüküm fıkrasında bozma olduğunu ve bunun da mevzuat değişikliğinden kaynaklandığını, hükmün a.g.b. şartları yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğini, tahkikatın yeniden açılmasını gerektirecek bir husus olmadığını beyan ettik ise de hakim " burası ceza mahkemesi, hukuk yargılaması yapmıyoruz" diyerek (sağolsun, söylemese kendimizi ticaret mah. de sanmaya devam edecektik 9 katılan vekili olarak) celseyi bitirdi.

Bu arada dosyamız koşar adım zamanaşımına gidiyor, uzatılmış süreye girmiş durumdayız... Şimdi önümüzde iki yol var, biri reddi hakim -ki mecbur kalırsak para cezasını göze alıp buna gireceğiz, diğeri ise çok kısıtlı sürede bu tür tahkikatın genişletmelere karşı bir yargıtay kararıı dilekçe ekinde sunmak (buna rağmen yine kabul etmezse bkz. birinci yol)...

Meslektaşlardan ricamız; elinde bu tür bir yargıtay kararı, veya böyle bir bozmadan sonra tevsi-i tahkikat taleplerini reddedip karara çıkmış ve yargıtayca onanmış bir mahkeme ilamı bulunduran var mı? Bilimsel görüş de kabulümüzdür