Mesajı Okuyun
Old 02-11-2009, 18:43   #4
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Konuya ilişkin makalem “İflâsın Ertelenmesi Kararının Karşılıksız Çek Keşide Etmek Suçundan Doğan Şikâyet Hakkına Etkisi” başlığı altında LEGAL Hukuk Dergisi, Ocak 2009, Yıl 7, S. 73, s. 87-94’de yayınlanmıştır.
İflâsın ertelenmesi talebi, iflâs davası içerisinde, koşulları oluştuktan sonra mahkeme tarafından hükme bağlanabilecek bir geçici hukukî koruma önlemidir. Öğretide bu şekilde borca batıklık bildirimine dayalı iflâs davasında verilen erteleme kararı, niteliği itibariyle düzenleme amaçlı geçici hukukî koruma olarak kabul edilmektedir. İflâsın ertelenmesi kararının, geçici bir hukukî koruma önlemi olduğu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11.10.2005 tarihli kararında da açıkça kabul edilmiştir. Bu çerçevede, iflâsın ertelenmesinin bir geçici hukukî koruma olduğu, iflâsın ertelenmesi kararının mahkemelerce verilmesi zorunluluğu; belirli bir süre ile sınırlı olması; ekonomik durumun iyileştirilmesi ümidi konusunda yaklaşık ispat ile yetinilmesi; şirket tarafından talep edildiği takdirde, alacaklılar dinlenmeden de karar verilebilmesi; erteleme kararının maddî anlamda kesinleşmesinin mümkün olmaması; kararının mahkemece talep üzerine veya re’sen değiştirilip, kaldırılabilmesi; ivedilikle karar verilecek işlerden olmasından anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında öğretide ve Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, iflâs davası içerisinde karar verilebilecek olan iflâsın ertelenmesi kararı, başlı başına bir geçici hukukî koruma önlemidir. İflâsın ertelenmesi kararının başlı başına bir geçici hukukî koruma olması ise, yukarıda belirtmiş olduğumuz iflâsın ertelenmesi sürecinde şirket hakkında verilebilecek diğer muhafaza tedbirlerine veya diğer geçici hukukî koruma önlemlerinin alınmasına engel değildir. Bu anlamda iflâsın ertelenmesi kararının tek başına geçici bir hukukî koruma olması ile iflâsın ertelenmesi sürecinde şirket hakkında uygulanabilecek geçici hukukî korumalar birbirinden tamamiyle farklıdır.
Bu kapsamda konuya yaklaşıldığında, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun madde 16b hükmünün, borçlu hakkında yapılabilecek çek şikâyetleri açısından çok önemli bir düzenleme getirdiği tespit edilecektir. Zira bu düzenlemenin ikinci fıkrasında, çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikâyet hakkının, “...ihtiyati tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyati tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte” doğacağı belirtilmektedir. Başka bir ifade ile çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikâyet hakkı, çek hakkında ihtiyatî tedbir veya ödeme yasağı bulunduğu sürece söz konusu olmayacaktır.
Bu kapsamda söz konusu düzenlemede yer alan “ihtiyatî tedbir” kavramına, bu kurumun çatısını oluşturan “geçici hukukî koruma” kararlarının da gireceği konusunda şüphe duyulmamalıdır. Bu durumda ise, hükmünbir geçici hukukî koruma önlemi olan iflâsın ertelenmesi kararını da kapsayacağı kabul edilmelidir. Her ne kadar söz konusu düzenlemede “özel” olarak çek hakkında verilmiş olan ihtiyatî tedbir kararından söz edilmekte ise de, maddenin uygulanabilmesi için şirketin tüm borçları ve ekonomik durumu hakkında “genel” anlamda bir geçici hukukî koruma önlemi olarak verilen iflâsın ertelenmesi kararının varlığı da yeterlidir.