|
|
|
|
Merhabalar,
Bir sorum var da. Bir türlü ne yapacağımı bilemedim: İcra mahkemesinde haksız haczin kaldırılmasına dair bir dava açtık. Mahkeme bunu istihkak davası diye nitelendirip nispi harç aldı ve dava bizim lehimize sonuçlandı. Kısa kararda vekalet ücretine ilişkin bir hüküm yokken gerekçeli kararda vekalet ücretine hükmetmiş hakim. Kısa kararda aleyhimize birşey görmeyince süre tutum dilekçesi vermedik ve haliyle temyiz süresini kaçırdık. bu durumda ne yapabiliriz. Bilgileriniz için şimdiden teşşekkür ederim.
|
|
 |
|
 |
|
Kısa karar ile,gerekçeli kararın çelişkili olması HUMk 482 ve devamı maddeleri gereğince bozma sebebidir.
Siz aynı tarzda bu kararı tebliğ alıp (her ne kadar yüze olup temyiz süresini kaçırsanız dahi ) derhal temyiz edebilirsiniz.Çünhkü bu husus kamu düzeninden ilkelerdendir.
Saygılarımla
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/25864
K. 2004/2986
T. 17.2.2004
• KISA KARAR VE GEREKÇELİ KARARIN ÇELİŞKİLİ OLMASI ( Her İki Karar İle de Bağlı Olmaksızın Çelişkiyi Giderecek Tarzda Karar Verilmesi İçin Mercii Kararının Bozulması Gereği )
• GEREKÇELİ KARARIN KISA KARARLA ÇELİŞKİLİ OLMASI ( Her İki Karar İle de Bağlı Olmaksızın Çelişkiyi Giderecek Tarzda Karar Verilmesi İçin Mercii Kararının Bozulması Gereği )
• BOZMA KARARI ( Kısa Karar ve Gerekçeli Kararın Çelişkili Olması - Her İki Karar İle de Bağlı Olmaksızın Çelişkiyi Giderecek Tarzda Karar Verilmesi Gereği )
1086/m.382, 388, 389, 428
ÖZET : Mercice tefhim edilen kısa kararda borçlunun faize itirazının kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli kararda bu konuda bir karar verilmemesi nedeniyle çelişki oluşturulması usül ve yasaya aykırıdır. Her iki karar ile de bağlı olmaksızın çelişkiyi giderecek tarzda karar verilmesi için Mercii kararının bozulması gerekmiştir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına H.U.M.K.'nun 438. ve İ.İ.K.'nun 366.maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;
2-Merciice tefhim edilen kısa kararda borçlunun faize itirazının kabulüne karar verildiği halde gerekçeli kararda bu konuda karar verilmemesi nedeni ile çelişki oluşturulmuş olup, 10.4.1992 gün ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda her iki karar ile de bağlı olmaksızın çelişkiyi giderecek tarzda karar verilmesi için Mercii kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mercii kararının yukarıda 2 no'lu bentte yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 17.02.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1877
K. 2005/7604
T. 5.5.2005
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Kredi Kartı Borcunun Ödenmemesi Nedeniyle Başlatılan İcra Takibine Vaki İtiraz Nedeniyle )
• KISA KARAR ( Gerekçeli Karar ile Aynı Nitelikte Olmasının Gerekmesi )
• ALENİYET İLKESİ ( Bu İlke Gereği Mahkemenin Kısa Kararı ile Gerekçeli Kararının Birbirine Uygun Olmasının Gerekmesi )
• GEREKÇELİ KARAR ( Aleniyet İlkesi Gereği Kısa Kararla Aynı Nitelikte Olmasının Gerekmesi )
• KAMU DÜZENİ ( Kısa Karar ile Gerekçeli Kararın Birbirine Uygun Olmasının Kamu Düzeniyle İlgili Olması )
2004/m.67
1086/m.381
ÖZET : Kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Kısa kararla, gerekçeli kararda belirtilen kararın başka nitelikte olması aleniyet kuralına aykırı düşmektedir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması kamu düzeni ile ilgilidir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı banka, kredi kartı üyelik sözleşmesine istinaden iki adet kredi kartı verilen davalının borcunu ödemediğini, hesabın kat edilerek, borcun ödenmesi için 27.3.2001 tarihinden de ihtarname keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için giriştiği icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı bankanın davalıdan 14.3.2003 tarihi itibariyle 4.247.433.684 TL. alacaklı olduğu, bu bedelin 12 eşit taksitte aylık 353.952.807 TL. ) tahsilini teminen takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine davacının %40 icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece gerekçeli kararda "davacı bankanın davalıdan 14.3.2003 tarihi itibariyle 4.247.433.681 TL. alacaklı olduğu, bu bedelin 12 eşit taksitte aylık 353.952.807 TL. tahsilini teminen takibin devamına, davacının %40 icra inkar tazminatının reddine karar verildiği halde " kısa kararda" davacının davasının kısmen kabulüne, 2.153.943.848 TL.nın tahsilini teminen takip tarihinden itibaren asıl alacağa %179.1 faiz yürütülmesi koşulu ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
HUMK 381 maddesi gereği kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Kısa kararla, gerekçeli kararda belirtilen kararın başka nitelikte olması aleniyet kuralına aykırı düşmektedir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması kamu düzeni ile ilgilidir. Bu nedenle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması 10.4.1992 gün 1992/7-4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca bozma nedenidir.
2- Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan 1.bent gereğince temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2.bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.05.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/16257
K. 2004/5594
T. 20.4.2004
• GEREKÇELİ KARARIN KISA KARARA UYGUN OLMASI KOŞULU ( Aksi Halin Bozma Nedeni Olduğu )
• KISA KARAR ( Yazılıp Tefhim Edilmekle Davadan Elini Çekmiş Olan Hakimin Artık Bu Kararını Değiştirmesine Yasal Olmadığı - Gerekçeli Kararın Buna Uygun Olması Gereği )
1086/m.381,388,389
2709/m.141
ÖZET : Daha sonra yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle ( bildirmekle ) davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
Temyize konu davada mahkemece kısa kararda "...davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline" gerekçeli kararda ise "davalıdan tahsiline" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle kanun hükmü ihlal edildiğinden hükmün bozulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile yaptığı gayrimenkul satım sözleşmesine göre tapudan devrettiği taşınmazın bakiye satış bedelini ödemediği, 15360 markın tahsili için yaptığı icra takibine de itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptalini ve inkar tazminatına hükmolunması talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi ve karşı dava dilekçesinde sözleşmede 4. 500.000.000 TL karşılığı 15.360 Mark ödenmenin kararlaştırıldığı ancak 2001 Şubat ayında meydana gelen kriz nedeniyle bu miktarın uyarlanmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 8.023.86 mark karşılığı Euro üzerinden takibin devamına, kalan miktar hakkında dava devamı sırasında ödeme yapıldığından karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın reddine, % 40 inkar tazminatından sorumlu tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece kısa kararda davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin bir hüküm bulunmadığı halde gerekçeli kararda davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HUMK. 'nun 381. maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi, en az aynı yasanın 388. maddesinde belirtilen hüküm sonucunda duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür. İşte bu gibi hallerde HUMK'un 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara, daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
Öte yandan kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HUMK'un yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeli ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Temyize konu davada mahkemece kısa kararda "...davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline" gerekçeli kararda ise "davalıdan tahsiline" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle yukarda değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan gerekçeler 10.4.1992 tarih, 1992/7 esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA. ( 2 ) nolu bentte açıklanan gerekçelerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığını, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.