|
|
|
|
Hayır çek üzerinde öyle bir kayıt yok. Taraflar arasındaki ilişki böylye gelişmiş. O yüzden ibraz edilmeden bir yıl kadar çek elde kalmış.
Şimdi süresinde bankaya ibraz edilmeyen çek, 818 Sayılı Borçlar Kanunu m.457 deki “adi havale” niteliğindedir ve 68/1 deki belgelerden değildir. Süresinde bankaya ibraz edilip zamanaşımına uğrayan çek, “arada temel ilişki varsa” yazılı delil başlangıcıdır; aksi taktirde TTK 644 e tabidir. Lehdar ile keşideci arasında temel ilişki olacağından lehdar TTK 644 sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanamaz. Yine hamil ile işbu hamile çeki ciro eden ciranta arasında da temel ilişki olduğundan çek, bu kişiler arasında da “yazılı delil başlangıcı” kabul edilecektir.
Çekin "ölümümden sonra tahsil edersin" diyerek verilmiş olması, ölüme bağlı bir işlem olarak vasiyetnamenin şekil şartlarını taşımıyor. Dolayısıyla çeki adi havale veya yazılı delil başlangıcı olarak kabul etsek de; temel ilişkiyi nasıl ispatlayacağız?
|
|
 |
|
 |
|
Sayın meslektaşım bu durumda "yazılı delil başlangıcı" hükümlerinden faydalanarak, iddianızı ispat edebilirsiniz. Ancak bu durumda aradaki temel ilişkinin varlığı sorgulanmalıdır. Beyanınıza göre keşideci ile lehdar arasında vasiyet ilişkisi kurulmuştur. TTK m. 582 hükmü, "Akit ile borçlanmaya ehil olan kimse, poliçe, çek ve
bono ile borçlanmaya da ehildir." şeklindedir. Yani borçlandırıcı bir işlemle yapılabilen vasiyet, çek ile de yapılabilecektir.(TTK kıyısından baktığımızda) Ancak sorun, Borçlar Hukuku yönünden vasiyetin, çek ile yapılıp yapılamayacağıdır. Böylece elimizde, aradaki vesayet ilişkisinin ispatı kalmıştır. Bunun ispatı da mesajınızla yazmadığınız maddi vakıalardadır. Saygılar.