Mesajı Okuyun
Old 16-10-2009, 16:14   #18
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/2385
Karar: 2004/2082
Karar Tarihi: 15.03.2004
BARO PULU YAPI
ŞTIRILMAYAN VEKALETNAME - GEÇERLİ VEKALETNAME
ÖZET: Vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Bir davanın taraflarının kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekaletnamelerde bu kapsamdadır. Vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur (HUMK.md.67).
Vekil aracılığıyla takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde vekaletnameye pul yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde tutularak bulunması gerekir.

(1136 S. K. m. 27) (818 S. K. m. 386) (1086 S. K. m. 67) (2709 S. K. m. 36)
Dava dilekçesinde itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra-inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, kira borcunun ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine yürüttükleri icra takibinin itiraz ile durduğundan bahisle itirazın iptali ile % 40 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kira sözleşmesinden kaynaklanan bir borçlar olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, "davacı vekilinin baro pulu yapıştırılmamış vekaletnamesi ile icra takibine başladığı, Baro pulu yapıştırılmış vekaletnamesini ibraz etmeyen vekil tarafından yapılmış geçerli bir takipten sözedilemeyeceği, İİK.67. maddesine göre itirazın iptali davaları borçlu hakkında yapılmış geçerli bir takibin bulunması ve takibe itiraz edilmiş olması halinde mümkün bulunduğu" gerekçesiyle davanın "reddine" karar verilmiştir.
Davacı vekilinin duruşmaya ibraz ettiği vekaletnamedeki baro pulu eksikliğini verilen süre içerisinde tamamladığı, ancak icra takibine başladığı (Konya 3.İcra Müd.2002/5471 Es.)dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesinde baro pulunun mevcut olmadığı çekişmesizdir.
Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 gün ve 4667 sayılı yasa ile değişik 27.maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin ilk fıkrasında, avukat stajyerlerine stajları süresince Türkiye Barolar Birliği tarafından kredi verileceği belirtilmiş, ikinci fıkrada, ödenecek bu kredinin kaynakları arasında, avukatların yetkili mercilere sundukları vekaletnamelere yapıştırılacak pul bedelleri de sayılmış; bu pulların Türkiye Barolar Birliğince bastırılacağı açaklanmıştır.Üçüncü fıkra ise, aynen "Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örnekleri kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." Hükmünü taşımaktadır.
Bütünüyle değerlendirildiğinde, söz konusu yasa hükmünün, avukat stajyerlerine staj süresi içerisinde kredi sağlanması amacını taşıdığı; kredinin kaynaklarını açıklayan ikinci fıkranın ve bu kaynaklardan biri durumundaki pulun bulunmadığı vekaletnameler yönünden ilgili mercilerce yapılması gereken işlemleri gösteren üçüncü fıkranın da, salt bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Önemle belirtilmelidir ki; söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.
Bu noktada, açıklamak gerekirki vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır (Borçlar Kanunu 386 ve d.md.) Bir davanın taraflarının kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekaletnamelerde bu kapsamdadır. Avukatın mahkemeye sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyleki vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur (HUMK.md.67).
O halde, bir vekaletnamede Baro pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.
Bir avukatın yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasanın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.
Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.
HUMK'nun 67.maddesine değinmekte yarar görülmüştür; Bilindiği üzere, anılan hüküm, vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, geçikmesinde zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verildiği veya müvekkil tarafından vekilin yaptığı işlemlere icazeti bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür. Görüldüğü üzere söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını öngörmektedir.
Vekil aracılığıyla takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde vekaletnameye pul yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde tutularak bulunması gerekir.
Somut olayda, vekile dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesine baro pulu yapıştırılması için 10 günlük süre verildiği halde icra takibine başlanırken ibraz edilen vekaletnamede ki bu eksikliğin gidirilmesi için süre verilmemiştir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında; avukatın anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin salt bu nedenle, açtığı veya davalısı olduğu davayla ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36.maddesine uygun düşmez.
O halde mahkemece yapılacak iş, öncelikle vekile 10 günlük süre vermek, değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veya usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları