|
Kanuna bakarsak olay TCK 148.maddesindeki yağma tanımına uymaktadır:
Bir başkasını, = bariyeri kapatan güvenlik görevlisini
cebir kullanarak, = ateşli silahlarla yaralayarak
malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, = arkadan gelen araçtan ateş ederek öndeki mal yüklü aracın kaçmasını sağlayan kişi
altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. = bence ceza makul: iki araçla ve en az üç kişiden oluşan ganster çetesiyle suç işleyenler en az altı yıl ceza almalı.
Bir supermarketten çikolata çalan hırsız ile bu silahlı çete aynı kefeye konursa çikolata zehir olur.
Hırsızlık yapılan mekan sitenin içindeyse sitenin dışına çıkana kadar eylem sürüyor demektir. Hırsız sitenin içindeyken malı kendi hakimiyet alanına sokmuş sayılmaz.
Kaldı ki aşağıdaki kararda site sınırları dışında bile kaçarken cebir kullanıldığında yağma niteliği bulunduğu düşünülmektedir:
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ
E. 2004/17876 K. 2006/1089 T. 2.2.2006
• YAĞMA ( Sanıkların İşyerinin 100 m. İlerisinde Kaçarken Polislerin Yakalamaya Çalıştıkları Esnada Tabanca ve Sallama Bıçakla Saldırıp Etkisiz Hale Getirilmeleri - Yağma Suçunun Oluşup Oluşmadığı/Görev )
• MAL VARLIĞINA KARŞI SUÇLAR ( Sanıkların İşyerinin 100 m. İlerisinde Kaçarken Polislerin Yakalamaya Çalıştıkları Esnada Tabanca ve Sallama Bıçakla Saldırıp Etkisiz Hale Getirilmeleri - Yağma Suçunun Oluşup Oluşmadığı )
5237/m.141,148
ÖZET : Sanıkların, işyerinin 100 metre ilerisinde kaçmakta oldukları ve polislerin sanıkları yakalamaya çalıştıkları esnada, sanık Y.'nun elini beline atarak bir adet tabanca çıkardığı, ancak polislerce etkisiz hale getirildiği, aynı zamanda sanık M.'nun da elinde sallama tabir edilen bıçakla görevlilere saldırdığının ve görevlilerce etkisiz hale getirilerek yakalandığının belirtilmiş olması karşısında; eylemin sübutu halinde yağma suçunun oluşup oluşmadığı konusunda takdir ve değerlendirme yapmak görevinin Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanı içerisinde olması nedeniyle, görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
DAVA : Hırsızlık suçundan sanıklar Y., M. ve M. hakkında E. 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 10.07.2003 tarihinde, 2003/114 esas, 2003/722 karar sayı ile mahkumiyet kararı verildiği; hükmün sanıklar tarafından süresi içinde temyiz edildiği; Yargıtay C. Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 16.09.2004 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : 20.12.2002 tarihli olay, yakalama, üst arama ve zaptetme tutanağında, müştekinin iş yerinden hırsızlık yapıldığı ihbarını alan polis memurlarının olay mahalline geldiklerinde, sanıkların işyerinin 100 metre ilerisinde kaçmakta oldukları ve polislerin sanıkları yakalamaya çalıştıkları esnada, sanık Y.'nun elini beline atarak bir adet tabanca çıkardığı, ancak polislerce etkisiz hale getirildiği, aynı zamanda sanık M.'nun da elinde sallama tabir edilen bıçakla "bırakın lan onu" diyerek görevlilere saldırdığının ve görevlilerce etkisiz hale getirilerek yakalandığının belirtilmiş olması karşısında; eylemin sübutu halinde yağma suçunun oluşup oluşmadığı konusunda takdir ve değerlendirme yapmak görevinin Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanı içerisinde olması nedeniyle, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmeği;
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeksizin hükmün istem gibi BOZULMASINA, 02.02.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|