30-09-2009, 14:53
|
#1
|
|
Dava sırasında taraf değişikliği
Merhabalar,
Bildiğim kadarıyla dava sırasında ıslah veya benzeri usullerle taraf değiştirmek mümkün olmuyor. Ancak karşılaştığım bir HGK kararında bunun aksine bir cümle var. Bu durumda, "bir ikilik vardır" mı diyeceğiz?
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No. 1998/6-758
Karar No. 1998/794
Tarihi 04.11.1998
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 9.12.1997 gün ve 1997/188 E-2000 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2.3.1998 gün ve 1998/1611- 1636 sayılı ilamı ile; "... Dava konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, oğlunun nişanlı ve evlenme hazırlığında olduğunu ve yaz aylarında evleneceğini iddia ederek bu davayı açmıştır. Davalı ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davacı tanıkları iddiayı doğrulamış olmalarına rağmen evlenmenin 1998 yılı yaz aylarında gerçekleşebileceğini belirtmişlerdir. Dava tarihi ve yargılama aşamasında evlenmenin ve nişanlılığın gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Diğer yandan dava tarihi itibariyle ihtiyacın doğmadığı ortadadır. Bu nedenlerle, davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, mesken ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme hükmünün özel dairece bozulmasından sonra yapılan yargılama sırasında ve direnme kararının temyizinde davalı vekili husumet itirazında bulunmuştur.
Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def`i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re`sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. ( Hukuk Genel Kurulu`nun 25.3.1953 gün 4/147 Esas, 35 Karar sayılı kararı ).
10.6.1994 gün ve 4000 sayılı Yasa ile değişen 406 sayılı Yasa`nın 1. maddesine göre PTT İdaresi "T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi" şeklinde ikiye ayrılmıştır.
Bu tarihten sonra adıgeçen iki kurum ibraz edilen ve 24.4.1995 de yürürlüğe gireceği anlaşılan protokolle kiralı hizmet ve lojman binalarının kira bedellerinin tesbiti ve ödenmesini kararlaştırmışlardır. Protokolun 1. maddesine göre kiralı lojmanların tamamı hangi kurum tarafından işgal ediliyorsa devri müteakip kiralamaya ilişkin tüm işlemler o kurum tarafından yürütülecektir.
O nedenle mahkemece ibraz edilen protokol ve ileri sürülen husumet itirazı üzerinde durulmalı ve gerektiğinde husumetin gerçek hasma yöneltilmesi için davacıya önel verilmeli yerine getirildiğinde dava yöneltilen yeni hasma tebligat çıkarılarak yargılama yapılıp uyuşmazlık çözümlenmelidir. Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 4.11.1998 gününde, oybirliği ile karar verildi.
|