Mesajı Okuyun
Old 28-09-2009, 09:57   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sadie_celik
Merhaba...

Bir bütün olarak devredilen gemi; bilindiği üzere "işletme" olarak kabul edilecektir. Bu durumda gemi devri bakımından işletmenin devri hükümlerinin tatbik olacağı kuşkusuzdur. Her iki işverenin yanında işçi olarak çalışan işçi ,eski işverenin yanında çalıştığı döneme ait fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücretlerini, yeni işverenden talep edebilir mi; sorusuna gelince yeni işverenin sorumluluğu bakımından; şu şekilde bir düzenleme mevcuttur:

YENİ İŞVERENİN SORUMLULUĞU
İş Kanunu md.6 İşyerinin veya bir bölümünün devri
MADDE 6. - İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.

Kanaatimce; bu maddenin 2 fıkrasına göre,hizmet süresinin esas alındığı kıdem,yıllık izin ve ihbar sürelerinde yeni işveren, işyeri hiç devredilmemiş gibi tamamen sorumludur.Ama özellikle eski işveren tarafından ödenmeyen fazla mesai v.b alacaklar yeni işverenden talep edilebilir mi?Maddenin birinci fıkrası buna olanak verir gibi düzenlenmiş.Ne dersiniz?

Sayın meslektaşım,

Konuya yabancı olduğum için anlayamadığım bir hususun açıklanmasını rica edeceğim.

Şöyle ki:

İşçinin çalıştığı Gemi, bir şirketin birden çok sayıdaki Gemilerinden bir tanesi olabilir. Gemi adamlarının işvereni, geminin Donatanı (Ya da D.İş. K.2. maddede sayılanlar) değil midir? * Gemi Donatanı eğer işveren ise, neden Geminin satışını bir işletmenin devri olarak değerlendirip, işçileri de Geminin akıbetine bağlı kılıyoruz? Bunun yasal dayanağını öğrenebilir miyim? Normalde muhatabının işveren sıfatı taşıyan Donatan olması gerekmez mi?

Çok teşekkürler.

* Veya Deniz İş kanununa göre, işverenler:

Alıntı:
İŞVEREN, GEMİ ADAMI, KAPTAN VE İŞVEREN VEKİLİNİN TARİFİ :

MADDE 2 - Bu Kanun'un uygulanmasında,

A) Gemi sahibine veya kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına ve hesabına işleten kimseye "işveren" denir.

B) Bir hizmet aktine dayanılarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselere "gemiadamı" denir.

C) Gemiyi sevk ve idare eden kimseye veya zorunlu sebeplerle görevi başında bulunmaması halinde ona vekâlet eden kimseye "kaptan" denir.

Ç) Kaptan veya işveren adına ve hesabına harekete yetkili olan kimseye "işveren vekili" denir.

İşveren vekilinin bu sıfatlarla gemi adamlarına karşı muamele ve taahütlerinden doğrudan doğruya işveren sorumludur.



Bu arada aşağıya bir Yargıtay Kararı ekliyorum. İş kanunu kapsamı anlamında belki işinize yarayabilir.




Alıntı:
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/6543
K. 2009/12102
T. 28.4.2009
• İŞÇİLİK ALACAKLARI ( Davacının Çalıştığını İddia Ettiği Geminin Donatanının Yabancı Uyruklu Olması - Yabancı Bayraklı Bir Gemi Olması Taraflar Arasında İş Sözleşmesi İlişkisinin Kurulmasına ve Türk Hukukunun Uygulanmasına Engel Olmadığı )
• GEMİ DONATANININ YABANCI UYRUKLU OLMASI ( Yabancı Bayraklı Bir Gemi Olması Taraflar Arasında İş Sözleşmesi İlişkisinin Kurulmasına ve Türk Hukukunun Uygulanmasına Engel Olmadığı )
• DENİZ TAŞIMA İŞİ ( Davacının Çalıştığını İddia Ettiği Geminin Donatanının Yabancı Uyruklu Olması - Yabancı Bayraklı Bir Gemi Olması Taraflar Arasında İş Sözleşmesi İlişkisinin Kurulmasına ve Türk Hukukunun Uygulanmasına Engel Olmadığı )
• İŞ MAHKEMELERİNİN GÖREVİ ( İmzalanan İş Sözleşmesinde Uyuşmazlık Halinde Türk Mahkemelerinin Yetkili Olduğunun Kabul Edildiği - Uyuşmazlığın Çözümünde Türk Hukukunun Yetkili Olmadığı Gerekçesi İle Davanın Reddinin Hatalı Olduğu )
854/m.46
4857/m.4
ÖZET : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, izin, genel tatil, hafta tatili ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı Türkiye’de davalıya ait gemide kaptan olarak çalıştığını iddia etmektedir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki davacının çalıştığını iddia ettiği geminin donatanının yabancı uyruklu olması, bağlama limanı M. T. olması ve yabancı bayraklı bir gemi olması taraflar arasında iş sözleşmesi ilişkisinin kurulmasına ve Türk Hukukunun uygulanmasına engel değildir. Diğer yandan taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde uyuşmazlık halinde Bodrum Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde Türk Hukukunun yetkili olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, izin, genel tatil, hafta tatili ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi M. Göçer tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı; Davalıya ait B. J. isimli teknede çalıştığını, haksız olarak iş sözleşmesine son verildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı; İtalyan vatandaşı olduğunu, davaya konu geminin bağlama limanının M. T. olduğunu, uyuşmazlığın çözümünde Türk Hukukunun ve mahkemelerin yetkili olmadığını savunmuştur.

Mahkemece savunmaya değer verilerek; davacının çalıştığını iddia ettiği geminin, Türk Bayraklı bir gemi olmadığı, donatanının İtalyan vatandaşı olduğu, bağlama limanı da M. T. limanı olduğu buna göre uyuşmazlığın çözümünde Türk Hukukunun yetkili olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, Türk Mahkemelerinin yetkisi, yapılan işin deniz taşıma işi olup olmadığı ve işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta; davacı Türkiye de davalıya ait gemide kaptan olarak çalıştığını iddia etmektedir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki davacının çalıştığını iddia ettiği geminin donatanının yabancı uyruklu olması, bağlama limanı M. T. olması ve yabancı bayraklı bir gemi olması taraflar arasında iş sözleşmesi ilişkisinin kurulmasına ve Türk Hukukunun uygulanmasına engel değildir. Diğer yandan taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde uyuşmazlık halinde Bodrum Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde Türk Hukukunun yetkili olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

Burada çözümlenmesi gereken diğer bir hukuksal sorun da; yapılan işin deniz taşıma işi olup olmadığı ve işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı dolayısıyla görevli mahkemenin iş mahkemesi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının a bendi uyarınca, "deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar" hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Deniz taşıma işlerinde çalışanlar hakkında 854 sayılı Deniz İş Kanunu uygulanmaktadır.

854 sayılı Deniz İş Kanununun 1. maddesine göre "Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonalitonluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır" denilerek, Deniz İş Kanununun kapsamı belirlenmiştir. Gemiler aracılığı ile yapılan deniz taşıma işleri ayrı bir yasaya tabi olduğundan 4857 sayılı İş Kanununun kapsamı dışında bırakılmıştır. Gemi yabancı ülke bayrağı taşıyor veya gemi Türk Bayraklı olsa bile yüz grostonlitonluk değil ise, bu gemide çalışanlar hakkında Deniz İş Kanunu uygulanmayacaktır. Keza taşıma işinde çalışan bu gemideki işçiler yine 4857 sayılı İş Kanunu kapsamına girmeyecek, haklarında Borçlar Kanunu genel hükümleri uygulanacaktır.

Deniz İş Kanunu'nun 46. maddesi uyarınca, "Bu kanun kapsamına giren gemi adamlarıyla bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya hizmet aktinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı kanun hükümleri uygulanır. Hizmet aktinde ayrıca bir hüküm yoksa dava, geminin bağlama limanında iş davalarını bakmaya yetkili mahkemede görülür".

4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinde deniz ve taşıma işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan soma, aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir. Buna göre;

1.Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan yükleme ve boşaltma işlerinde,

2.Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işlerinde,

3.Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işlerde,

Çalışanların 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında oldukları açıkça belirtilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta dava konusu geminin, yabancı bayraklı olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrası anlamında deniz taşıma işi yapmadığı, turistik maksatla kullanılan yat olduğu anlaşıldığından davacı 854 Sayılı Deniz İş Yasası kapsamında değerlendirilemez. Buna göre; davacının 4857 Sayılı İş Yasası kapsamında kaldığı kabul edilerek İş Mahkemesi sıfatıyla davanın esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.