21-09-2009, 12:53
|
#28
|
|
Guido Westerwelle ve Namus!
Guido Westerwelle ve Namus!
Guido Westerwelle“nin kim olduğunu merak edenler için; Guıdo Westerwelle Almanya Hür Demokrat Parti (FDP) nin genel başkanıdır. Sosyal Demokrat Parti(SPD) ve Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile koalisyon hükumetleri kurmuş olan FDP’nin şimdiki Genel Başkanı Westerwelle’nin iki biyük özelliği var; Birincisi: Westerwelle FDP’nin en başarılı Genel Başkanı olarak biliniyor.
İkinci büyük özellik : Westerwelle homoseksüel bir politikacı.
Westerwelle konusunda bir mesaj yazmamın gerekçesi bugünkü Hürriyet’in Almanya Baskısında okuduğum bir haber.
Başlık şöyle:
Westerwelle: Töre Cinayeti Şerefsizliktir.
Habere göre Westerwelle bu cümleyi Partisinin Potsdam’daki olağanüstü kurultayında söylemiş.
Alıntı: Westerwelle, töre cinayetlerine tolerans gösterilmesinin kesinlikle söz konusu olamıyacağının altını çizerken, ‚Şerefi gerekçe gösterip , töre cinayeti işlemek en büyük şerefsizliktir‘ dedi.
Westerwelle hangi Almanca kelimeleri kullanmış bilmiyorum. Alman Basınında bu konuda herhangi bir haber bulamadığım için, sadece tahmin yürütebilirim. Tahminime göre Bay Westerwelle hem ‚Töre Cinayeti‘ hem de ‚şerefsizliktir‘ için aynı Almanca kavramı kullanmıştır; ‚Ehre‘ kavramını. Çünkü bizdeki namus ve şeref kelimelerinin Almanca’daki karşılığı aynı: die Ehre.
Önce şeref ve namus kavramlarının Almanca karşılıklarına bakalım:
Namus: 1. Ehre, Ehrgefühl 2. Ehrenhaftigkeit
Şeref: 1. Ehre, 2. Ehrenhaftigkeit.
Sözlük anlamından da anlaşılacağı üzere Türkçe’deki namus ve şeref kavramları Almanca‘da ‚die Ehre‘ kelimesi ile ifade ediliyor. Ve bizim ‚Töre Cinayeti‘ olarak adlandırdığımız cinayetleri Almanlar ‚Ehrenmorde‘ olarak nitelendiriyor; Namus cinayeti veya şeref cinayeti olarak, kısaca belirtmek gerekirse.
Habere, verdiğim bilgiler ışığında yaklaştığımızda Westerwelle’nin söylemiş olabileceğini tahmin ettiğim cümlesini şöyle tercüme edebiliriz Türkçe’ye:
‚Namus cinayeti namussuzluktur‘
Hükumet ortaklığı yapmış bir partinin ‚eşcinsel Genel Başkanı' nın‘ namus ve namussuzluk konusunda söyledikleri üzerinde düşünürken aklıma, eşcinsel oğlunu öldürüp ortadan kaybolan babanın bundan on gün kadar önce İstanbulda başlayan davasına, Türk yargısının eşcinesllik konusunda taraflı davrandığını öne sürüp davayı takip için temsilci gönderen, uluslararası insan hakları örgütleri ve eşcinsel olduğunu belirten bir hakemin başına gelenler, geldi.
Bir kavram ve bu kavrama iki değişik anlam yükleyen iki değişik ülke.
Aynı kavrama değişik anlamlar yüklemenin ve aynı kavram adına değişik toplumsal uygulamalarda bulunmanın temelinde ne yatıryor dersiniz?
Alman toplumunun dejenere olması mı?
Bizim manevi değerlerimize daha fazla önem vermemiz mi?
Saygılarımla
|