Alıntı: Yazan Engin Özoğul BİR... İşe iade davası açıldığında ayrı bir dava daha açılarak işçilik alacakları talep edilebilir. İKİ... Yukarıdaki kararda da ifade edildiği üzere yargılama usulleri farklı olduğundan işe iade talebiyle işçilik alacaklarının ödetilmesi talebi aynı dava içinde görülmez. ÜÇ... İşçilik alacakları talepli davada feshe bağlı olan alacaklar(kıdem tazminatı-ihbar tazminatı-yıllık izin ücreti)bakımından işe iade davası bekletici mesele yapılır. İşe iade davasının sonucu beklenirken dilekçeler sunulur, tanıklar dinlenir, hesap yapılır ve dosya karar aşamasına gelir. Böylelikle işe iade davası sonuçlandığında(örneğin fesih geçerli nedene dayandığından reddedildiğinde) kıdem - ihbar tazminatı talebi kabul edilir ve süreç kısalmış olur. DÖRT.. Yukarıdaki kararda yer alan ve "işe iade davası varken kıdem-ihbar talep edilmesi çelişklidir" şeklinde yorumlanacak kısım için argo tabirler kullanmak istiyorum. Ancak site kuralları elvermediğinden kullanmıyor ve "yasada dört ayda bitirilmesi öngörülen bir davayı en erken iki senede kesin hükme bağlayan bir yargı organının süreci kısaltmaya yönelik hak arama faaliyetini işe iade davası bakımından çelişkili bulması"nın isabetsiz olduğunu düşündüğümü söylemekle yetiniyorum.

ÜÇ... Benim düşünceme göre, burada her somut olayda ayrı bir strateji belirlemek gerekir. Örneğin, işçinin işe iade sonucu işe başlatılması ve alacak davasının konusuz kalması da ihtimal dahilinde olabilir. Keza işe iade davası, kıdem ve ihbar tazminatı haklarının doğup doğmadığı konusunda da kesin hüküm teşkil edebilecektir. İşe iade davasının kazanılması sonucu işe başlatılmayan ve alacakları ödenmeyen işçinin açtığı davada da sadece hesaplama yapılacaktır. Her iki olasılıkta da kararın temyiz edildiğini düşünürsek, süreçler arasındaki fark önemsizleşecektir. Hasılı, ben işe iade davası devam ederken alacak davası açmanın çok fazla pratik bir faydası olduğunu sanmıyorum.

DÖRT.. Biraz sakin ol.