|
ARADIĞINIZ KARARLAR BURADA, YARDIMCI OLMASI DİLEĞİYLE...
T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/6458
Karar: 2002/3651
Karar Tarihi: 14.05.2002
ÖZET : Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin kredi borçlusu S... Gıda Tic.Paz. Ltd.Şti. yönünden kullanılan kredinin teminatını teşkil etmek üzere 1.402.834.764.TL'lık menkul rehninin tesis edildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 45.maddesi uyarınca alacağı rehinle teminat altına alınan alacaklının öncelikle rehne müracaat etmesi gerekir.Somut olayda davacı banka tarafından rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başvurulmuş olup, bilirkişi raporunda hesaplanan alacak miktarı tesis edilen rehnin altında kaldığı için, davalı şirket yönünden, davacı bankanın ilamsız takip yapma hakkı bulunmamaktadır.Ayrıca, İİK.nun 138.maddesi hükmü uyarınca icra takibinde talep edilecek vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir.Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden İİK.nun 45 ve 138 maddelerine aykırılık teşkil edecek şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
(2004 S. K. m. 45, 67, 138)
Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle kefil davalının kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğunun kabulü ile davalıların İİK.nun 67.maddesinde öngörülen tazminat ile sorumlu tutulmalarında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin kredi borçlusu S... Gıda Tic.Paz. Ltd.Şti. yönünden kullanılan kredinin teminatını teşkil etmek üzere 1.402.834.764.TL'lık menkul rehninin tesis edildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 45.maddesi uyarınca alacağı rehinle teminat altına alınan alacaklının öncelikle rehne müracaat etmesi gerekir.Somut olayda davacı banka tarafından rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başvurulmuş olup, bilirkişi raporunda hesaplanan alacak miktarı tesis edilen rehnin altında kaldığı için, davalı şirket yönünden, davacı bankanın ilamsız takip yapma hakkı bulunmamaktadır.Ayrıca, İİK.nun 138.maddesi hükmü uyarınca icra takibinde talep edilecek vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir.Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden İİK.nun 45 ve 138 maddelerine aykırılık teşkil edecek şekilde hüküm tesisi isabetli değildir.
Sonuç: Yukarıda ( 1 ) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) sayılı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.5.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 1998/9250
Karar: 1998/9973
Karar Tarihi: 01.10.1998
ÖZET: Alacaklı kredi sözleşmesi ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile borcun ifasını üstlenen kişiye karşı, rehnin paraya çevrilmesinden önce ya da bundan ayrı olarak genel haciz yolu ile takip yapması mümkündür. Somut olayda çekişme konusu takipte M.E. ipotek veren 3. kişi sıfatını taşımaktadır. Daha önceden kefil sıfatı ile hakkında genel haciz yoluyla takip yapılması bu takibe engel değildir. Ancak şikayet dilekçesinin 5 numaralı bendinde de borçlunun kabul ettiği gibi tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile itirazın reddine karar verilmelidir.
(818 S. K. m. 487) (2004 S. K. m. 45)
Dava: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 23.7.1998 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: İİK.’nun 45/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir. Hukuk Genel Kurulu’nun 14.10.1972 tarih ve 215/841 sayılı kararında da açıklandığı üzere bu madde asıl borçlular için sevk edilmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin rehni veren hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçmesini önlediği, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. BK.’nun 487. maddesi hükmü nedeniyle alacaklı kredi sözleşmesi ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile borcun ifasını üstlenen kişiye karşı, rehnin paraya çevrilmesinden önce ya da bundan ayrı olarak genel haciz yolu ile takip yapması mümkündür. Somut olayda çekişme konusu takipte M.E. ipotek veren 3. kişi sıfatını taşımaktadır. Daha önceden kefil sıfatı ile hakkında genel haciz yoluyla takip yapılması bu takibe engel değildir. Ancak şikayet dilekçesinin 5 numaralı bendinde de borçlunun kabul ettiği gibi tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile itirazın reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının hüküm bölümünün 2. fıkrasında yazılı ve M.E. hakkındaki 1998/1097 sayılı takibin iptaline hasren, İİK.’nun 366. ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/7934
Karar: 2002/2286
Karar Tarihi: 28.03.2002
ÖZET: Banka kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan takipte, asıl borçlu kredi borcunun teminatını teşkil etmek üzere rehinler vermiştir. Bu davalı aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığına göre aynı alacakla ilgili olarak ilamsız takip yapılamaz.
(2004 S. K. m. 62, 67) (4721 S. K. m. 2)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av.Ayten Örenbaş ile davalılar Akgün ve Ömer C.'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı avukatın ve davalı asillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, müvekkili bankadan kredi kullanan davalıların kredi borcunu ödememesi üzerine hesabın katedilerek takibe geçildiğini, davalıların takibe itiraz ederek durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek 1998/4929 sayılı dosyaya yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacı bankanın ek ipotek verilmesi halinde ek kredi verebileceğini belirtmesi üzerine davacıya ilave ipotek verildiğini, ancak bankanın ek kredi vermeyerek MK'nun 2.maddesine aykırı davrandığını, kredi borcunun teminatı olarak ipotek verildiği için bankanın öncelikle ipotekli takip yapması gerektiğini, talep edilen faizin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre borçlunun kredi borcu için ipotek vermesinin müteselsil kefil aleyhine takibe geçilmesine engel teşkil etmediği, kefilin kefalet limitine göre borcun tamamından sorumlu olduğu, davacı bankanın takip tarihi itibariyle 23.409.040.862.-TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle davalı Akgül C.'ın itirazının iptaline, teminat mektubu depo edilmesi talebine yönelik her iki davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiş hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı Ömer C. asıl borçlu olup kredi borcunun teminatını teşkil etmek üzere rehinler vermiştir. Bu davalı aleyhine 1998/4930 sayılı takip dosyasından rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığına göre aynı alacakla ilgili olarak ilamsız takip yapılamaz. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı Ömer Canal lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/5728
Karar: 2008/8495
Karar Tarihi: 22.04.2008
ÖZET: Genel taahhütnamede müşterek borçlu müteselsil kefil konumunda olan borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmış, bundan ayrı asıl borçlu hakkında da rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçilmiştir. Borcun sebebi aynı olduğuna göre mahkemece tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla itirazın reddine karar verilmelidir.
(2004 S. K. m. 45) (818 S. K. m. 487) (YHGK 18.04.2001 T. 2001/12-354 E. 2001/367 K.)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nun 438. ve İİK' nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;
2- Alacaklı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
İİK. nun 45. maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin <rehni veren> hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır.
Hemen belirtelim ki, İİK. nun 45.maddesi borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Borçlar Kanununun 487.maddesinde ise, (kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek-müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu bilgi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise; alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat icra edebilir) denilmektedir. Borçlar Kanunun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçi hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasında yasaya aykırılık yoktur. (HGK. nun 14.10.1972 tarih, 215/841 sayılı kararı - Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku C:3-S:2395)
Ayrıca genel taahhütnamede müşterek borçlu müteselsil kefil konumunda olan borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmış, bundan ayrı asıl borçlu hakkında da Mersin 6. İcra Müdürlüğü'nün 2007/5498 sayılı dosyasında (rehnin paraya çevrilmesi yolu ile) takibe geçilmiştir. Borcun sebebi aynı olduğuna göre mahkemece tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla itirazın reddine karar verilmelidir. (HGK 18.04.2001 tarih ve 2001/12-354 E. 2001/367 K.)
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 22.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
|