Mesajı Okuyun
Old 02-09-2006, 16:57   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av. Ömer Kavili

Ben bir şeyi çürütmek istemiyorum. Sadece, cezaevlerinin sorunlarını önce site üyelerimiz ve sonra da kamuoyu öğrensin istiyorum.

Alıntı yaptığınız cümle, benim düşüncem olmaktan çok, diğer üyelerin bildiklerini yazmaları için tartışmaya açılmış bir çanaktı. Siz de dayanamayıp çanağa birkaç kuruş atmışsınız. Allah razı olsun !!

Avukatın savunma araç ve öğelerini serbestçe seçmesi konusundaki düşüncelerinize katılıyorum. Ancak bu savunma araçlarının hukuki olması gerektiğini düşünüyorum. Bir avukat ancak hukuki bilgisi ile avukattır. Eğer bir avukat, savunma aracı olarak avukat olmayanların da kullanabileceği yollara tevessül ediyorsa artık mesleki faaliyetten söz edilemez. Ölüm orucu mesleki bir seçim olamaz . Ve tabii böyle bir eylemde meslektaş dayanışmasından da söz edilmez. Bu artık O’nun kişisel seçimi olarak kabul edilmelidir.. Dayanışma yapılacaksa mesleki değil, kişisel düzlemde yapılmalıdır kanısındayım.

Örneğin, bir avukatın televizyondaki magazin programına çıkarak müvekkilini sempatik göstermeye çalışması avukatlık anlamında savunma değildir. Bunu müvekkilin kaynanası bile yapabilir. Bu medyatik savunmayı Baroların desteklemesi beklenemez. Sadece avukat ünvanını taşıdığı için, bu medyatik kişiliğin yanında, Baro Başkanı’nın da uyduruk bir programda boy göstermesi gerekmez.

Eğer Barolar tarafından desteklenecek bir husus varsa, Barolar destek olmaktan öte, bizzat konunun tarafı olup, bu hususta çalışma yapmalıdır. Eğer bu çalışmayı yapmıyor ya da yapıp da sonuç alamıyorsa ‘destek göstermek’ ancak çaresizliği gösterir.

Bütün bunları sizin yazdıklarınıza yanıt olarak yazıyorum. Yoksa benim için asıl konu Sayın Behiç Aşçı’nın eylemi değil, cezaevlerinin sorunlarıdır. Çünkü ölümcül eylem zaten bu sorunlar adına yapılmaktadır.

Cezaevlerindeki sorunlar hakkında, alıntı yaptığınız düşüncemi çürütecek bilginiz varsa, tartışalım.

Saygılarımla