23-07-2009, 18:20
			
							
		 | 
		
			 
            #14
		 | 
	
	| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		Sn.Köylüoğlu 
 
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi henüz yayınlanmamıştır.Bu gerekçe yayınlandığında daha doğru tartışma  verisine sahip olabileceğimizi düşünüyorum. 
 
Bu alandaki tartışmanın kim,ne dedi,kim muhalif,kim kararı destekledi merkezinden çok daha farklı yürüyerek "olması gereken"in ne olduğu konusunda tartışmanın yoğunlaşması gerektiğini düşünüyorum. 
 
Bilindiği gibi:Anayasa Mahkemesinin iptal kararında "evli değilse ananın" sözünün iptali vesilesi ile çocuğun soyadı konusunda  uluslararsı sözleşmelere uygun bir yeni düzenleme yapılacağı umudumu korumak istiyorum. 
 
Uluslararsı sözleşmelerin amacına  ve düzenlemesine uygun düzenleme yapmak,hükümetin sorumluluğu ve hatta zorunluluğudur. 
 
Taraf olduğumuz CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ) 
 
16. Madde :Evlenme ve aile ilişkileri alanındaki haklar  başlığında : 
1. Taraf Devletler evlilik ve aile ilişkileri ile ilgili bütün konularda kadınlara karşı ayrımcılığı tasfiye etmek için gerekli her türlü tedbiri alır ve özelikle erkeklerle kadınların eşitliğini öngören aşağıdaki hakları tanır: 
 
c) Evlilik döneminde ve boşanma sırasında aynı haklara ve yükümlülüklere sahip olma; 
 
d) Medeni durumları ne olursa olsun, anne ve baba olarak çocuklarla ilgili konularda aynı haklara ve yükümlülüklere sahip olma; her hal ve karda çocukların menfaatlerine üstünlük tanınır; 
 
Yasanın iptalden önceki hali ;çocuğa soyadını verebilme hakkını, sadece bekar kadınlara tanıyordu.Evli kadınların çocuğun soyadı konusunda herhangi bir hakkı yoktu.(zaten evlilikte kendi soyadlarını tek başına kullanma hakları halen de yoktur) 
Kadınlar arasında medeni durumlarına göre ayrımcılık yapılıyordu.(Halen yapılıyor) 
 
Kadınlar lehine gibi görünen  (ve evli kadınlardan esirgenen  çocuğa soyadı verebilme olanağı),bu düzenleme çocuklar bakımından eşitsizliğe yol açacak biçimde yorumlanmaktaydı.Nitekim uzunca bir süre  tanımayla çocukla hukuki ilişki kurulmuş olsa dahi çocuk  baba soyadını alamıyordu. 
 
Daha sonraki Nüfus Kanunundaki değişiklik ile bu kez,babaları tarafından tanınan çocuklar (bekar annenin rızası olmaksızın ) babalarının soyadını almaya başladı ve baba hanesine kaydedildi. 
 
Gelinen son noktada bekar kadının soyadının çocuğa verilmesi "yedek soyadı" haline getirildi.Çocuk ile  baba arasında hukuki ilişki kurulmuş ise   bekar kadının soyadı hiç bir biçimde kullanılamaz hale geldi.Kadınlar arasında medeni durumlarına göre yapılan ayrımcılık,tüm kadınlara uygulanmaya başlandı. 
 
Bütün bu aşamalarda çocuğun  yüksek ve öncelikli menfaatinin ne olduğu ise yasa metinlerine neredeyse yansımadı. 
 
Beklentimiz yukarıda alıntılanan CEDAW düzenlemesi ve  Çocuk Hakları Sözleşmesi (Tabi diğer hak bildirgeleri de) gözetilerek hem kadın erkek eşitsizliğini hem de çocukların mağduriyetlerini giderecek yeni  bir düzenlemedir. 
 
Bu yapılmassa uluslararası  alanda hükümetler sorumlu tutulmaya devam edileceklerdir. 
 
Devam edelim... 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |