Mesajı Okuyun
Old 17-07-2009, 15:47   #3
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Aşağıdaki yargıtay kararı da sorunuza ilişkin bir karar. Saygılarımla..

YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ E. 1992/9914 K. 1992/11599 T. 10.11.1992

• KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇU ( Hukuk Mahkemesinde İhtiyati Tedbir Kararı Aldırılmış Olması )

• İHTİYATİ TEDBİR KARARI ALDIRIP ÇEKİN İPTALİ DAVASI AÇILMASI ( Ceza Davasına Etkisi )

• 3167 SAYILI KANUNA AYKIRILIK ( Hukuk Mahkemesinde Çekin İptalinin İstenmesinin Ceza Davasına Etkisi )

• BAĞLANTILI DAVALAR ( Karşılıksız Çek Hakkında Hukuk ve Ceza Mahkemesinde Görülen Davalar )

3167-1/m.16

6762/m.711

ÖZET : Keşideci çekin ibrazından önce mahkemeye başvurarak ihtiyati tedbir kararı aldırıp, mutahatap bankanın ödemelerini durdurabilir. Daha sonra 10 gün içinde dava açarak temel borç ilişkisinde çekle ödenecek bir konu olmadığını ileri sürebilir. Bu nedenlerle keşideci sanık hakkında açılan dava dosyası celbedilip, bu yönler incelendikten sonra sanığın hukuki durumuna karar verilmelidir.
DAVA: 3167 sayılı Kanun`a aykırılıktan sanık A.`nın yapılan yargılaması sonunda; eylemine uyan 3167 sayılı Yasa`nın 16/1., TCK.nun 59. ve 3506 sayılı Yasa ile değişik 647 sayılı Yasa`nın 4. maddeleri gereğince 1.500.000 TL. ağır para cezası ile hükümlülüğüne, 1 yıl süreyle bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına, cezasının teciline dair, Erzurum Birinci Asliye Ceza Mahkemesi`nden verilen 19.12.1991 gün ve 1991/117 esas, 1991/891 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay`ca incelenmesi sanık ve vekili tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı`nın bozma isteyen 30.6.1992 tarihli tebliğnamesi ile Daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR: Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
1 - Her çek keşidesi, mutlaka keşideci ile lehdar veya hamil arasındaki bir borç ilişkisine dayanır.
3167 sayılı Yasa`ya aykırı olarak karşılıksız çek keşide etmek suçunda, objektif sorumluluk esası benimsenmiş ibrazdan önce tüm yasal koşulları haiz bulunan çekin karşılığının muhatap bankada bulunmadığının anlaşılması ile anılan Yasanın 16. maddesinde öngörülen suç oluşmaktadır. Prensip olarak çekte yazılı miktarda borcu olmadığına dair defilerin ve bu amaçla açılan hukuk davaları suçun oluşmasına engel teşkil etmez ve yargılmayı durdurmaz. Ancak; T.T. Yasası`nın ve Çek Yasası hükümleri ile sınırlı olmak üzere keşideci temel borç ilişkisine dayanarak bazı haklara sahiptir. Keşidecinin çekin ibrazından önce mahkemeye başvurakak ihtiyati tedbir kararı almak suretiyle muhatap bankanın ödemelerini durdurması ve 10 gün içinde dava açarak temel borç ilişkisinde çekle ödemeyi gerektiren bir konu olmadığını ileri sürebilir.
Dosya içeriğinden, keşidecinin 10.10.1990 gününe rastlayan ibraz tarihinde Çat Asliye Hukuk Mahkemesi`nden ihtiyati tedbir kararı aldığı ve aynı mahkemenin 1990/63 esasında kayıtlı çekin iptali ile ilgili davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İbraz gününde tedbir kararının alınması sanık yararına yorumlanarak ibrazdan önce yapılmış gibi kabulü zorunludur.
Bu nedenlerle, Çat Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 1990/63 esasında kayıtlı dosya celbedilerek, tedbir kararının ibrazdan önce veya aynı gün alınıp alınmadığının, davanın tedbir kararından 10 gün sonra açılıp açılmadığının tespiti ve yukarıda ifade edilen ilkelere uyduğunun saptanması halinde, dava sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken, bu eksiklik giderilmeden yazılı düşünce ile sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi,
2 - Muhatap bankaca 3167 sayılı Yasa`nın 7. maddesine göre zorunlu olduğu ihtaratı yaptığı cevaben bildirilmişse de dosyada mevcut ihtarname ve tebligat evraklarını alan F.`nin 5584 sayılı Posta Kanunu`nun 17. maddesinde belirtilen iadeli taahhütlü mektup almaya yetkili olup olmadığı araştırılarak, yetkili olmadığının anlaşılması halinde anılan maddede yazılı mevzubahis kuralın keşidecinin iyi niyetini göstermek imkanını sağlamak amacına yönelik olduğu da gözönüne alınarak çekin mahkemece bankaya tevdi edilip usulüne uygun 7. maddeye göre zorunlu ihtaratın yapılmasının sağlanması ve bu ihtarat üzerine kanundaki yazılı 7 işgünü içinde düzeltme hakkını kullanıp kullanmadığının araştırılıp belgeleri de eklenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması geretiğinin düşünülmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık ve vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10.11.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.