|
|
|
|
Ama siz de kabul eder misiniz bilmiyorum ama, temsilciler bu konuda gerçekten özenle seçilmeli, yoksa yarar yerine zarar getirdiğine inanıyorum..
|
|
|
|
|
|
Bu fikre "kısmen" katılırım. Her teorinin güçlü dillendiricileri olmalı
Ancak, feminizm meselesini anlatmak üzere "temsilci" seçmek biraz sorunlu bir iş.
Feminizm konusu biraz hukuka benziyor. Meslektaşlarım beni çok iyi anlayacaklardır, mesela siyasal bilgiler ya da ekonomi okumuş bir kişi, borçları biz okulda bayağı okuduk, iyi bilirim ben o konuları diyebilir ve yanlış yönlendirmelerine bir avukatın gözü önünde devam edebilir. İşte feminizm de biraz böyledir. Kadın-erkek ilişkilerinden ibaret bir mesele muamelesi görür ve en fazla "eşit olalım" argümanında takılır kalır. Bu eşitlik de çoklukla mevzuata ait bir eşitlik olarak algılanır.
Oysa,feminizm, Sn. Academic tarafından da belirtildiği gibi içinde farklı ekoller bulunduran ve temelde ataerkil toplumun dönüşümünü hedefleyen çok boyutlu bir görüştür.
|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
Feminizm, bizim ülkemizde aslen yayılması gereken bir düşünce. Ama toplumumuz bunun için henüz hazır değil.Eğitimle yıllar sonra belki başarılabilecek bir düşüncedir diyebilirim. |
|
|
|
|
|
Bence, toplumların değişime hazır olmalarını beklemek mücadele mantığı ile örtüşen bir tutum değildir. Bu bekleyiş sadece statükonun devamına hizmet eder. Bu süreçte eğitime bel bağlamak ise hiçbir yarar getirmeyecektir. Eğitim, politik bir meseledir. Beklemek yerine, sürece müdahale edip eğitimin de kökten bir değişime tabi tutulmasını istemeden, aynı sistemle bir yere varılamayacağı kanaatindeyim. Eğitimden daha da önemli olansa kültür yaratmaktır. Davranış kalıplarının, yaşayış biçiminin eğitimliden eğitimsize değişeceği bir yapı yaratmak için kültürel değişimi hedeflemek gereklidir. Feminizmin değişimini istediği kültürel yapı da temelde ataerkil yapıdır. Böylece, kadınlar kadar erkeklerin de özgürleşeceği bir toplum ideali savunulmaktadır. Biz esirsek, erkekler de özgür olamaz.
Saygılar.