|
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1153
K. 2007/15116
T. 29.11.2007
• ARAÇ MALİKİNİN SORUMLULUĞU ( Olay Gününde Aracın Kayıt Maliki Olarak Görünen Davalının da 2918 Sayılı KTK'nun 85. Maddesi Gereği Diğer Davalı Sürücü İle Birlikte Davacıların Uğradığı Zarardan Sorumlu Tutulması Gerektiği )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Davalarda Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
• HAKİMİN TAKDİR HAKKI ( Kullanırken Ona Etkili Olan Nedenleri Karar Yerinde Objektif Ölçülere Göre İsabetli Bir Biçimde Göstermesi Gereği )
• KAZAYA KARIŞAN ARACIN HARİCEN SATIŞI ( 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20. Maddesine Uygun Olmaması Nedeniyle Geçerli Olmadığı )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Davalı Sürücünün Kusuru Ölenin Davacılara Olan Yakınlığı ve İsteğin Ilımlı Olduğu Gözetilerek Davacıların Manevi Tazminat Taleplerinin Kabul Edilmesi Gerektiği )
• MÜŞTEREK VE MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Davalarda Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
• SAKLI TUTULAN FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN EK DAVA İLE İSTENMESİ ( Talep Ettikleri Tazminat Tutarının Kabul Edilmesine Karşın Davada Vekil İle Temsil Edilen Davacılar Yararına Vekalet Ücretine Hükmedilmemesinin İsabetsiz Olduğu )
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE DESTEĞİN ÖLÜMÜNDEN DOLAYI TAZMİNAT DAVASI ( Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
• VEKALET ÜCRETİ / AVUKATLIK ÜCRETİ ( Saklı Tuttukları Fazlaya İlişkin Haklarının Hüküm Altına Alınmasını Açtıkları Ek Dava İle İsteyen Davacıların Talep Ettikleri Tazminat Tutarının Kabul Edilmesine Karşın Hükmedilmemesinin İsabetsiz Olduğu )
• İŞLETENİN SORUMLULUĞU ( Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Davalarda Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
2918/m.20,85
818/m.47
ÖZET : Dava, trafik kazası nedeniyle desteğin ölümünden dolayı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup davalının sürücüsü olduğu, diğer davalı adına kayıtlı aracın çarpması nedeniyle desteğin öldüğünü ileri süren davacılar, destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemiş, kayıt maliki davalı ise, adına kayıtlı aracı olay tarihinden önce haricen sattığını ve zarardan sorumlu tutulamayacağını savunmuştur.
Trafik kazası nedeniyle açılan davalarda, aracı kullanan ile işleten, müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olmakla birlikte bir aracın iki işleteni bulunamayacağından, araç malikini her zaman işleten sıfatıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Ancak, somut olayda, kazaya karışan aracın olay gününden önce dava dışı kişilere satıldığına ve el değiştirmelerden sonra kazaya karıştığına ilişkin savunma, satışın haricen satış olması, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20. maddesine uygun olmaması nedeniyle geçerli değildir. Olay gününde aracın kayıt maliki olarak görünen davalının da 2918 sayılı KTK'nın 85. maddesi gereği, diğer davalı sürücü ile birlikte davacıların uğradığı zarardan sorumlu tutulması gerekir.
Borçlar Kanununun 47. maddesine göre, hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı altında hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaçlamamıştır. Tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Manevi tazminat tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişeceğinden, hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Davalı sürücünün kusuru, ölenin davacılara olan yakınlığı ve isteğin ılımlı olduğu gözetilerek davacıların manevi tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerekir.
Saklı tuttukları fazlaya ilişkin haklarının hüküm altına alınmasını açtıkları ek dava ile isteyen davacıların talep ettikleri tazminat tutarının kabul edilmesine karşın, davada vekil ile temsil edilen davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru olmamıştır.
DAVA : Davacı Necla C. ve diğerleri tarafından, davalı Cahit K. ve diğerleri aleyhine 29.07.2003 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.11.2005 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazına gelince;
a- ) Dava, trafik kazası nedeniyle desteğin ölümünden dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup mahkemece, davalılardan Mehmet K. hakkındaki istemin reddine, diğer davalılar hakkındaki istemin ise bir bölümünün kabulüne karar verilmiş, karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalılardan Cahit K.'nın sürücüsü olduğu, diğer davalı Mehmet K. adına kayıtlı aracın çarpması nedeniyle desteğin öldüğünü belirterek destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemişlerdir. Davalılardan Mehmet K., adına kayıtlı aracı olay tarihinden önce haricen sattığını ve zarardan sorumlu tutulamayacağını savunmuş, mahkemece de adı geçen davalının aracın işleteni olmadığı benimsenerek hakkındaki dava reddedilmiştir.
Trafik kazası nedeniyle açılan davalarda, aracı kullanan ile işleten, müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olmakla birlikte bir aracın iki işleteni bulunamayacağından, araç malikini her zaman işleten sıfatıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Ancak, somut olayda; kazaya karışan aracın olay gününden önce dava dışı kişilere satıldığına ve el değiştirmelerden sonra kazaya karıştığına ilişkin kanıtlar Karayolları Trafik Yasası'nın 20. maddesine uygun bir satışı içermediğinden geçerli değildir. O halde, olay gününde aracın kayıt maliki olarak görünen Mehmet K.'nın da aynı Yasanın 85. maddesi gereğince diğer davalı sürücü Cahit K. ile birlikte davacıların uğradığı zarardan sorumlu tutulmamış olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b- ) Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayda; davalı sürücünün kusuru, ölenin davacılara olan yakınlığı ve esasen isteğin ılımlı olduğu gözetilerek davacıların manevi tazminat istemlerinin tümden kabul edilmemiş olması da doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
c- ) Davacılar, 20.06.2005 gününde verdikleri dilekçeyle ek dava açarak saklı tuttukları fazlaya ilişkin haklarının da hüküm altına alınmasını istemişler, mahkemece ek dava ile istenen tazminat miktarı kabul edilmiş, ancak, kabul edilen miktar gözetilerek davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Ek davada istenen ve kabul edilen tutar üzerinden davada kendilerini vekilleri aracılığı ile temsil ettiren davacılar yararına vekalet ücreti hesap ve takdir edilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2/a, b ve c ) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 29.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|