Mesajı Okuyun
Old 10-06-2009, 09:40   #9
Admin

 
Varsayılan

Sayın Konyalı,
Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
6570 sayılı Kanun kiralayanı ve kiracıyı aynı boyda kabul etmemektedir. 6570 sayılı Kanun kiracıların kalkanıdır. Bu nedenle ''sözleşme özgürlüğü'' ''sözleşmeyle bağlılık'' gibi Borçlar Hukuku kavramları 6570 sayılı Kanun'a tabi kiralarda sınırlı olarak kullanılmalı. Aksi halde Borçlar Kanunu'ndaki kira hükümleri yeterli olurdu; 6570 sayılı Kanun'a gerek kalmazdı.
6570 sayılı kanunun kiracıyı koruma nedeni bence açık: Sınırlı sayıda mecurun bulunduğu bir ortamda, barınma ihtiyacı gibi temel ve toplumsal bir ihtiyacın giderilmesine yardımcı olmak.

Dolayısıyla kira ilişkisi devam ederken ve kiracı sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirirken ortaya çıkan ihtilafların değerlendirilmesinde 6570'in bu genel amacının göz önünde tutulması gerektiği konusunda size katılıyorum.

Ancak burada tartışma konusu olan durum, kiracının sözleşmeyi tek taraflı, keyfi ve hukuka aykırı şekilde sona erdirmesi durumudur ve ortada korunacak bir barınma ihtiyacı kalmadığı gibi, elimizdeki sorun sözleşmenin haksız feshinden doğan zararın ne olduğu ve nasıl giderileceği sorunudur. Burada 6570 sayılı yasanın barınma ihtiyacının giderilmesi amacına dayalı taraflı bakış açısını değil, BK'nın "sözleşmeye bağlılık" ve "sözleşmenin haksız feshi" mekanizmalarını işletmemiz ve bunu yaparken de bu hukuka aykırılıktan mağdur olan tarafı korumamız gerektiği kanaatindeyim.

Nasıl ki, kiracı ev sahibini öldürdüğünde durumu TCK kapsamında değerlendirirken 6570 sayılı yasanın kiracıyı koruduğundan bahsedemezsek, kiracı "sözleşmeyi öldürdüğünde" de aynı bakış açısını benimseyemeyiz diye düşünüyorum.