|
|
|
|
Sonuç olarak kanaatime göre; sermaye borcunun borçlusu, hisse devri şirket tarafından kabul edilip pay defterine işlendiği tarihten itbaren sermaye payını devralan kişidir.
Bence asıl problem bunun aksine hisse devir sözleşmesinde bir hüküm varsa ortaya çıkar. Yani devreden ortak, sermaye borcundan dolayı şirkete karşı sorumlu kalacak, devralan mesul tutulmayacaktır şeklinde hüküm varsa; sıkıntı çıkacaktır. Böyle bir sözleşme ilk bakışta taraflarını bağlar gibi görünse de, sözleşmeyi tanıyıp, pay defterine işleyen şirketin, sözleşme koşullarına onay verdiği de ileri sürülebilir ve kıyamet o zaman kopar.
|
|
 |
|
 |
|
Sayın Saim,
Anasözleşme hükümlerine göre sermaya koyma borcu X 'e ait iken,X bu hissesinin yarısını henüz sermaye koyma borcunu yerine getirmeden Y'ye devretmiştir.Şirket bu deviri onaylamıştır.Ancak ana sözleşmede değişiklik yapmayı ve sermaye koyma borcundan hisse devir oranında devir alan ortağın sorumlu olduğu karar altına almayı da atlamıştır.
Dolayısıyla şirket ana sözleşmesinde sermaye koyma borcunun tamamı X'e ait görünmektedir.Y'nin bu sözleşme hükümlerine göre sorumluluğu yoktur.Şimde x hem devir ettiği hisse bedeli hem de kendi hissesi kadar sermaye koyma taahhüdü altında olup Y'ye başvurulamamaktadır.
X ve Y yabancıdır.Şirket ana sözleşmesinde TC adresleri bildirmelerine rağmen iki ihtar prosedürü yerine getirilemiyor.Tüm bunlar bir yana TTK ."İhtarın muhatabına ulaşmasını aramaktadır".Yani bu tebligat ya muhatabına ulaşacak ya da kanunen ulaşmış sayılacaktır!
Sayın Ö.Erol Yavuz'un yol göstermeleri doğrultusunda ilanen tebligat deneyeceğim.Kendisine çok teşekkür ederim.
Neden noterler kanuni bir talebi yapmak için (genelgeye rağmen ) bin dereden su getirirler anlamış değilim!!
Saygı ve teşekkürlerimle
