Mesajı Okuyun
Old 21-05-2009, 09:49   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
Sayın meslektaşlarım,

Yedi ortaklı bir limited şirkette,esas sermayenin %50 hissesi yabancı ortağa aittir.Yabancı ortak bu hissenin %25'ini yine yabancı başka bir otağa devretmiş ve devir ortaklar kurulunda karara bağlanıp,ticaret sicile işlenmiştir.

Devir,%50 hisseye sahip yabancının, sermaye koyma borcunu henüz yerine getirmeden yapılmış ve şirketçe kabul edilmiştir.

Devir sözleşmesinde,"%25 hisseye tekabül eden sermaye hak ve alacaklarının " ..... Tl bedelle devredildiği yazılmaktadır.

Devir edenin Türkiye'de bir adres bildirmiş olup,bu adres başka bir ortağa aittir.Devralan Türkiye'de adres bildirmiş olup,bu adreste şirketin muhasebecisinin adresidir.

Her iki şahısta süresinde taahhüt edilen sermayeyi ödememiş olup,borç aslında muaccel olmuştur.

1-Sermaye koyma borcu,aslen taahhüt edene ait olup,devreden sermaye koyma borcunu yerine getirmemektedir.Devir alanda tayin edilen müddet içinde sermaye koymamıştır.Bu durumda ilk olarak kuruluşta sermaye taahhüdünde bulunandan mı talep edilmeli midir?

2-Ödenmemiş sermaye borcunun vadesi de geçmiş olması sebebiyle payı devir alandan bu borcu talep edebilir miyim?Yoksa,"Devir alan ben bu hisse bedelini nakit olarak devir eden ödedim" diyebilir mi ?Selef sirayeti varmıdır?

3-Her ne kadar ortaklar ana sözleşmede TC. adres bildirmişlerse de,bu adres diğer ortaklara ait olup,iki haklı ihtar sebebiyle çıkarılma kararında tebliğ usulsüzlüğü iddasında bulunulabilirler mi ?

4-Üçüncü maddeye olumsuz cevap vreilmesi halinde Noterler 35. maddeye göre tebliğ yapmadıklarından,ortakları başka nasıl temerrüde düşürebilirim?

Teşekkür ve saygılarımla

Sayın meslektaşım,

Bildiğiniz gibi limited şirketlerde "sermaye payı" serbestçe devir edilememektedir. (Bkz. TTK.518. md, 520 md) Bunun nedeni şudur: Sermaye payı; "sermaye, paya bağlı idare ve temsil yetkileri ile paya bağlı yan yükümlülüklerden" oluşur ve bir bakıma sermaye payının devri ile birlikte, bu bahsedilen hak ve ödevler de bir bütün olarak kendiliğinden devredilmiş olur.(Bkz. TTK.540 ve 528. md) Şirket, sermaye payına bağlı "taahhütlerin", borçlusu tarafından devrine (borcun nakli hükümleri dairesinde Bk. BK. 173. vd) izin vermedikçe (rıza göstermedikçe) şirketi bağlamaz. Şirketin rızası bu anlamda aranmaktadır.

Sonuç olarak kanaatime göre; sermaye borcunun borçlusu, hisse devri şirket tarafından kabul edilip pay defterine işlendiği tarihten itbaren sermaye payını devralan kişidir.

Bence asıl problem bunun aksine hisse devir sözleşmesinde bir hüküm varsa ortaya çıkar. Yani devreden ortak, sermaye borcundan dolayı şirkete karşı sorumlu kalacak, devralan mesul tutulmayacaktır şeklinde hüküm varsa; sıkıntı çıkacaktır. Böyle bir sözleşme ilk bakışta taraflarını bağlar gibi görünse de, sözleşmeyi tanıyıp, pay defterine işleyen şirketin, sözleşme koşullarına onay verdiği de ileri sürülebilir ve kıyamet o zaman kopar.

Tebligat konusunda Noterlerin adres tahkikatı yapmadığını, yapamadığını sizin gibi düşünüyor ve esasen uygulamadan biliyorum.