Konuyla ilgili görüş ve şikayetlerini yazan tüm meslektaşlarımın anlatttıklarının tümüne harfiyyen katılıyorum. Zira " ben de bir avukatım !" Ve;
Bu konunun memleketimizin genel çözülmesi ile doğrudan ilgili olduğunu düşünüyorum. Hakları ve borçları konusunda bilgi ve dolayısı ile fikir sahibi olmayan bir güruha hizmet veriyoruz. Kendi haklarını ve borçlarını bilmeyen bu güruh; başkalarının ( BİZLERİN ) da hak ve borçlarını bilemiyor. Dolayısı ile bizlerin yaptığı mesai; gün içerisinde Türkiye adliyelerinde girdiği şekil ve haller; harcanan emek; aşılması gereken engeller, yakalanması gereken satır araları konusunda en küçük bir fikir sahibi değil! Olmak da istemez zaten! Zira bir parya toplumu gibiyiz! Sistematik olarak bilinçsiz ve bilisizleştirilmiş... Dolayısı ile böyle bir toplum kalitesinde, bizlerin şikayetleri de asla ve kat'a bitmeyecektir.
Üretmeyen, sorgulamayan, anlamayan, giderek anlamak istemeyen bir, TOPLUM DEMEKTEN BİLE İMTİNA EDESİM GELİYOR, topluluk...!
Ofisime gelen tüm potansiyel müvekkillerime önce Anayasayı,, sonra Avukatlık Kanununu, daha sonra da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni okumak istiyorum. Sonra diyorum ki: İki duruşman, ödemek zorunda olduğun faturaların, vergilerin, kiran vs...'en var avukat hanım. Sen kendi kapının önünü süpürmeyi düşünüyorsun da; ya diğerleri...??? Hakkım olan masraf isteme ve ücret isteme yükümlülüğümü yerine getiriyor ve ofisimden bir neskafe eksiltmiş olarak gönderiyorum potansiyel müvekkilimi!

Bir daha gelmeyeceğini de adım kadar iyi bilerek.
" Öyle de yok; böyle de yok " diyerek ve başımı meslekten yana yastığa rahat koymanın daha doğru olduğu konusunda kendimi ikna ederek...
Ofise döndüğümde de; sitenin forumlarını açıyor ve sizin gibi değerli meslektaşlarımla aynı havayı soluyor olduğum için " EN AZINDAN " yüzümü güldürüyorum biraz. Ve; kaldığım yerden devam ediyorum...
Sevgi ve saygılarımla,