Mesajı Okuyun
Old 05-07-2006, 00:30   #1
Gemici

 
Varsayılan İlk- ve Ortaöğretim Kurumlarında Zorunlu Din Dersleri

Alıntı:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

MADDE 10. – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.


VI. Din ve vicdan hürriyeti
MADDE 24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının yukarıya aldığım maddeleri herkese vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğü tanıyor ve bu özgürlüğü koruma altına alıyor.

Din kültürü ve ahlak öğretimi ayrıca orta öğretim kurumlarında zorunlu ders olarak belirlenmiş.

Anayasa din kültüründen hangi din kültürünüm anlaşılması gerektiğini belirtmemiş. Buna rağmen orta öğretim kurumlarında din kültürü olarak sünni islam kültürü(din dersi) öğretilir. Hıristiyan, yahudi veya başka dinlerden olanlara öğretilmeyen bu sünni islam kültürü alevi çocuklarına zorla öğretilir. Bu uygulama herkese dini inanç özgürlüğü tanıyan anayasanın 24.cü maddesine aykırı bir uygulama bence.

Aynı sonuca, bugünkü Hürriyet Gazetesinin Avrupa baskısında bildirildiğene göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’de varmış. Karara göre bir alevi çocuğunun sünni islam kültürünü zorunlu ders olarak görmesi dini inanç özgürlüğünü kısıtlıyor. AİHM kararını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9.cu maddesine dayandırmış. Madde içerik olarak Anayasanın 2 4.cü maddesinin aynısı. Buna rağmen İstanbul İdare Mahkemesi ve Danıştay dava konusu olan olayda davayı reddetmiş.

Dini inanışı koruma altına alan hükümler aynı olduğu halde AİHM in ve Danıştayın ayrı ayrı kararlar vermesinin gerekçeleri neler olabilir?

Saygılarımla