|
Alıntı: |
|
|
|
|
Yazan Kilimanjaro |
|
|
|
|
|
|
|
3.HD'nin E. 2004/13912, K. 2004/13781, T. 13.12.2004 şeklinde emsal bir kararı var. Yukarıda alıntılamıştım. Aslında Kanundaki hükümler de çok açık. Kanunda bu kadar açık hüküm varken konunun bu denli karmaşık hale dönüşmesinin sebepleri kanaatimce şunlar:
1) Bazı bankalar kanuni sorumluluk bedelini ödememek için kırk dereden su getiriyor, olmadık sebepler icat ediyor, gözünün üstünde kaşın var der gibi saçma ve mesnetsiz sebeplerle haklı talepleri reddediyorlar. Ki bankaların genel olarak ödeme yapma hususunda pek istekli olmadıklarını görmek için de kahin olmaya lüzum yok. Bazı mahkemeler itirazın iptali ve hatta icra inkar tazminatı yönünde kararlar verirken bu genel görünümden etkileniyorlar.
2) Biz avukatlar da son dönemlerde bu işi bir kazanç kapısı haline dönüştürmüş durumdayız Elimize geçen çekleri evvela bankaya götürmektense doğrudan icra takibine konu etmek bize de ekonomik fayda sağlıyor.
3) Bazı mahkemelerin, konuyla ilgili ayrıntılı incelemelerde bulunmadan ve özellikle de derinlerde yatan bankalar aleyhindeki kimi olumsuz düşüncelerin de tesiriyle içlerinden geçtiğini düşündüğüm "ödesin hain bankalar" gibi tepkilerin gölgesinde yanlış kararlar verdiklerini düşünüyorum. Bu şekilde karar veren hakimler maddeten de rahatlar, zira bu kararlar -istisnalar hariç- temyiz sınırının altında kaldığından Yargıtay denetimine açık değil (manen/vicdanen ne yapıyorlardır, onu bilemiyorum).
4) Ortalıkta gezinen iki adet Yargıtay kararında yer alan "çekin süresinde bankaya ibrazı karşılığı bulunmaması halinde yasa gereğince bankanın sorumlu olduğu asgari miktarın ödenmesi talebini de içerir" cümlesi ortalığı karıştıran bir başka etkendir! Benim kanaatim, bu cümlenin, karara konu somut ihtilafı çözümlemek adına, somut ihtilafla bağlantılı bir şekilde ve farklı bir maksatla kurulduğu yönündedir. Diğer türlü bu cümleyle Yargıtay'ın, Kanundaki açık hükümleri "ilga" ettiğini kabul etmek gerekecektir ki, böyle bir şeyin ihtimal dahilinde olamayacağı izahtan varestedir.
|
|
|
|
|
|
öncelikle çekin bankaya ibrazının zorunlu olduğu konusunda sunmuş olduğunuz yargıtay kararı ( 1 adet ), çekin bankaya ibrazının zorunlu olmadığı yönündeki yargıtay kararlarından ( 2 adet ) daha eskidir.
ayrıca kanun maddesi sizce çok açıkken, sonraki 2 kararı veren yargıtay hakimleri açık kanunu görmedimi, yoksa ordaki hakimlerinde mi içten içe bankaya duymuş oldukları vicdani hesaplaşmalar var.
bankaya çek aslını ibraz edip sözkonusu miktarı isteyen ve bu konuda ilgili bankaya dilekçe veren ve bu dilekçeye ilişkin cevap isteyen ancak buna rağmen cevap vermeyen bankaya karşı ne yapılmalıdır.Dilekçeme cevap vermediler diye savcılığamı başvuralım. Hadi biz avukatlar işin kolayına kaçtıkta işin zoruna kaçan bankayı ne yapacağız