Mesajı Okuyun
Old 09-03-2009, 17:44   #12
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Temyize cevap süresi içinde yapacağınız "Karşı temyiz ile dosyayı yargılama gideri açısından " temyiz ediniz.Yani katılma yoluyla temyiz hakkınızı kullanınız.

HUMK 428. madde 7/son hükmüne göre ,temyize cevap süresi içinde temyiz edenin dilekçesine karşı cevap verirken karşı temyiz yapabilirsiniz.

Bu yol,temyiz süresini kaçırıp,kararı karşı tarafın temyiz etmesinde uygulanacak bir usuli kuraldır.

Yada "Tavzih talebinin reddine ilişkin kararı temyiz edebilirsiniz"
Bana göre tazih talebinin reddi kararı da doğrudur.Siz bu davadaki yargılama giderlerini eğer her iki talebiniz de reddedilirse ayrı bir dava ile istemek zorunda kalabilirsiniz..

Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2093

K. 2004/3112

T. 11.3.2004

• KATILMA YOLUYLA TEMYİZ ( Temyiz Süresini Kaçıran Davalının Davacının Temyiz Dilekçesine Cevap Süresi İçinde Kendi Temyiz Nedenlerini İleri Sürmesi )

• TEMYİZ SÜRESİNİ KAÇIRAN TARAF ( Katılma Yoluyla Temyiz Yoluna Başvurabilmesi )

• AİLE MAHKEMELERİ KURULMADAN ÖNCE VERİLEN KARARIN TEMYİZDE BOZULMASI ( Dosyanın Görevli Aile Mahkemesine Devri Gereği )

• GÖREVLİ AİLE MAHKEMESİNE DOSYANIN DEVRİ GEREĞİ ( Aile Mahkemeleri Kurulmadan Önce Verilen Kararın Temyizde Bozulması )

1086/m.433

4787/m.4/1,Geç.1


ÖZET : 1- Herne kadar davalının temyizinin süresinde olmadığı gerekçesiyle dairemizce temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş ise de, davalının 25.6.2003 tarihli dilekçesinin karşı temyiz niteliğinde olduğu ve 10 günlük temyize cevap süresi içerisinde verildiği anlaşılmakla, davalının karar düzeltme isteminin kabulüne karar verildi.
2- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi, sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
DAVA : Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin 18.9.2003 gün ve 10419-11579 sayılı ilamiyle kısmen onanmasına kısmen reddine karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dairemizin 18.9.2003 tarihi ve 2003/10419-11579 karar sayılı ilamının 1 nolu bendi ile davalının temyizinin süresinde olmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş ise de, davalının 25.6.2003 tarihli dilekçesinin karşı temyiz niteliğinde olduğu ve 10 günlük temyize cevap süresi içerisinde verildiği, ne var ki bu yönün ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığı anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteminin kabulüne ve dairemizin 18.9.2003 tarih 2003/10419-11579 karar sayılı kararının 1. bendinin kaldırılmasına karar verildi.
Davalının maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davalının manevi tazminat ve yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalının maddi tazminat talebi konusunda olumlu olumsuz karar verilmemesi doğru değildir.
3- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 18.9.2003 tarih ve 2003/10419-11579 karar sayılı kararının kadının temyiz isteğinin reddine ilişkin 1. bendinin kaldırılmasına, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; hükmün manevi tazminat ve yoksulluk nafakası ile ilgili bölümünün 1. bentteki sebeplerle ONANMASINA, maddi tazminat yönünden ise 2. bentteki nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 11.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2940

K. 2004/4135

T. 1.4.2004

• KATILMA YOLUYLA TEMYİZ ( Süre )

• SÜRE ( Katılma Yoluyla Temyizde )

• TERK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI ( İhtar ve Konuta Dönme Süresi )

• İHTAR VE KONUTA DÖNME SÜRESİ ( Terk Nedeniyle Boşanma Davasında )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA ( Kocanın Kadını Ölümle Tehdit Ederek Ağır Hakarette Bulunması )

• KOCANIN EŞİNİ ÖLÜMLE TEHDİT EDEREK AĞIR HAKARETTE BULUNMASI ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma )

• NAFAKA TALEBİ ( Kocası Tarafından Ölümle Tehdit Edilerek Ayrı Yaşamaya Başlayan Kadının )

• TEDBİR NAFAKASI TALEBİ ( Kocası Tarafından Ölümle Tehdit Edilerek Ayrı Yaşamaya Başlayan Kadının )

1086/m.433/2

4721/m.164,166/1,197


ÖZET : 1- Davacı-davalı kocanın katılma yoluyla temyiz isteği temyiz dilekçesinin tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre geçtikten sonra yapıldığından temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2- Koca 1.4.2002 gününde mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesinin ihtar edilmesini ( TMK.164 ) istemiş, bu istek doğrultusunda verilen karar 9.4.2002 gününde kadına tebliğ edilmiştir. Bu karar karşısında davalı kadın, tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde dilediği gün ortak konuta dönme hakkını kazanmıştır. Başka bir anlatımla bu dönemde kadın haklı bir sebep olmaksızın aile birliği dışında yaşamış sayılamaz. İlk ihtarın davalıya tebliğ tarihinden başlayarak belirtilen iki aylık ayrı yaşama hakkının sona erdiği tarihten sonraki dört aylık süre geçtikten sonra istenen yeni ihtar hukuki sonuç doğurur. O halde bu davanın dayanağı ihtar geçersiz olup açıklanan sebeple davanın reddedilmesi gerekir.
3- Kocanın kadını ölümle tehdit ederek ağır hakarette bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya ( TMK.md. 166/1 ) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. Kadın ayrı yaşamakta haklı olduğundan Türk Medeni Kanunun 197. maddesi koşulları oluşmakla nafaka davasının da kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Davacı-davalı kocanın katılma yoluyla temyiz isteği temyiz dilekçesinin 29.1.2004 tarihinde tebliğine rağmen 10 günlük yasal süre geçtikten sonra 12.2.2004 tarihinde yapıldığından temyiz dilekçesinin reddine,
2-Davacı-davalı kadının temyizine gelince;
a-Koca 1.4.2002 gününde mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesinin ihtar edilmesini ( TMK.164 ) istemiş, bu istek doğrultusunda verilen karar 9.4.2002 gününde kadına tebliğ edilmiştir. Bu karar karşısında davalı kadın, tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde dilediği gün ortak konuta dönme hakkını kazanmıştır. Başka bir anlatımla bu dönemde kadın haklı bir sebep olmaksızın aile birliği dışında yaşamış sayılamaz.
İlk ihtarın davalıya tebliğ tarihinden başlayarak belirtilen iki aylık ayrı yaşama hakkının sona erdiği tarihten sonraki dört aylık süre geçtikten sonra istenen yeni ihtar hukuki sonuç doğurur. O halde bu davanın dayanağı ihtar geçersiz olup açıklanan sebeple davanın reddedilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi usul ve kanuna aykırıdır.
b-Kadın boşanma davası yönünden;
Yapılan soruşturma, toplanan delillerle kocanın kadını ölümle tehdit ederek ağır hakarette bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya ( TMK.md. 166/1 ) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
c-Kadın ayrı yaşamakta haklı olduğundan Türk Medeni Kanunun 197. maddesi koşulları oluşmakla nafaka davasının da kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 1. bentte gösterilen nedenlerle davacı-davalı kocanın temyiz itirazının REDDİNE, hükmün 2/a,b,c bendinde gösterilen nedenlerle davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 01.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/9744

K. 2005/13540

T. 19.12.2005

• TAVZİH ( Gerekçe İle Hüküm Arasındaki Belirgin Maddi Hatanın Taraflar Yararına Usulü Kazanılmış Hak ya da Kesin Hüküm Oluşturmayacağı Gözetilerek Hükmün Tavzihi Yoluyla Giderilmesi Gerektiği )

• GEREKÇE İLE HÜKÜM ARASINDAKİ BELİRGİN MADDİ HATA ( Taraflar Yararına Usulü Kazanılmış Hak ya da Kesin Hüküm Oluşturmayacağı Gözetilerek Hükmün Tavzihi Yoluyla Giderilmesi Gerektiği )

• USULİ KAZANILMIŞ HAK ( Gerekçe İle Hüküm Arasındaki Belirgin Maddi Hatanın Taraflar Yararına Usulü Kazanılmış Hak ya da Kesin Hüküm Oluşturmayacağı Gözetilerek Hükmün Tavzihi Yoluyla Giderilmesi Gerektiği )

1086/m.455


ÖZET : Hüküm müphem ve gayrivazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri ilamın tavzihini ve tenakuzun ref'ini isteyebilir. Gerekçe ile hüküm arasındaki belirgin maddi hatanın, taraflar yararına usulü kazanılmış hak yada kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilerek, hükmün tavzihi yoluyla giderilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
DAVA : Davacı, yer mahkemenin 22.09.2004 tarihli kesinleşen kararının hüküm kısmında maddi hata sonucu 01.02.2002 olarak belirttiği tarihin, 01.02.2001 olarak tavzih yolu ile düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde tavzih talebinin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurban Petek Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mustafa Arınmış tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davacı, müracaat tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanmasını, birikmiş aylıkların toptan ödenmesini istemiş; hüküm gerekçesinde 15.01.2001 yaşlılık aylığı tahsis talep tarihini takip eden aybaşı 01.02.2001 tarihinden itibaren yaşlılık aylığının bağlanması gerektiği belirtilmesine rağmen, kısa ve gerekçeli hükümde maddi hata yapılarak 01.02.2002 tarihinden geçerli olmak üzere davacının emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.Davalı Kurum Avukatının temyizi üzerine Dairemiz kararı onamıştır. Davacı Avukatının, gerekçe ile çeliştiğinden hükümdeki maddi hatanın düzeltilmesi istemi, Dairemizin onaması ile hüküm kesinleştiğinden Ek Karar ile reddedilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 455. maddesine göre "Hüküm müphem ve gayrivazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri ilamın tavzihini ve tenakuzun ref'ini isteyebilir" düzenlemesi karşısında, gerekçe ile hüküm arasındaki belirgin maddi hatanın, taraflar yararına usulü kazanılmış hak yada kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilerek, hükmün tavzihi yoluyla giderilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.