Mesajı Okuyun
Old 01-03-2009, 01:19   #2
Adli Tip

 
Varsayılan

Emeginiz, keyifli yaziniz icin cok tesekkurler. Tespitlerinizin tamami yerinde. Lakin dusuncelerinizin bir coguna katilamiyorum.

Alıntı:
Mademki mizah zekâ ile yakından ilgilidir. O halde mizahı zekâmızın gelişmesi yolunda kullanabiliriz.

Ama mizahı sadece gülme olarak değerlendirirsek akla ziyan espriler, küfür, argo ve belaltı gülmecesi mizah alanında yabani otlar gibi çoğalarak akla, zekaya, toplumsal gelişime negatif etkide bulunabilir.

Gulme eylemi ruhumuza iliskin bir ihtiyactir bence.


Alıntı:
Geleneksel mizahımızın başkahramanı Nasreddin Hoca aynı zamanda halk filozofudur. Her fıkrasında felsefi bir derinlik ve evrensel bir gerçeklik vardır. Onun için asırlardır fıkraları hafızadan hafızaya taşınmıştır. Fıkralarındaki bazı sözler atasözü haline gelmiştir.

Nasreddin hoca saf değildir, saf rolü oynayarak dersini verir. Kötüyü model olarak göstermez. Kötüyü, hilekârı, rol olarak oynar ama gerçek kişilik olarak sonunda ders verir.

Bektaşi fıkraları hayattan kopuk, kuru taassupla alay ederek bizi düşünmeye ve hayatın gerçeklerine yöneltir.

Hacivat Karagöz oyunlarında; halktan kopuk aydın geçinen Hacivat’la, halkı temsil eden Karagöz arasındaki söz oyunları, aydın-halk tezatları, hayata ve topluma dair sorunlar gündeme getirilirdi.

Simdi bizi guldurenlerin tarihteki yerini tespit etmek icin cok erken degil mi?


Alıntı:
Mizahi gülme bir zeka seviyesine, bir kavrayış gücüne ihtiyaç duyar. Oysa argo, küfür ve magandalık, kaba bir aykırılığı ortaya koyduğundan zekaya ihtiyaç yoktur. Gülmek için çocuk yaşında bir zekanız varsa yeterlidir.
iki kelimeden olusan bir cumlede, 1. kelimeye gulen de 2. kelimeye gulen de; cumleden cikardigi a anlamina gulen de b anlamina gulen de olabilir.

"Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak... " misralari sebebiyle, Yilmaz Erdogan'in "sevebilme ihtimali" siirine "komik siir' diyen insanlari tanidim ben mesela.


Alıntı:
Günlük hayatını nerdeyse 100 kelimeyle sürdüren bir toplumda söz ve zekâya dayalı daha üst komedi filmleri yapmak zaten saçma olur. Dil kısırlaştırılmıştır. Onun için en rahat anlaşılan maganda kültürü olan küfür ve argodur. Recep İvedik türü filmler toplumun aynasıdır.

"daha ust komedi filmi" daha cok ratingli mi, daha cok gulduren mi yoksa daha didaktik olan mi bilmiyorum ama, Nasrettin Hoca'nin da icinde yasadigi toplumun o yasadigi donemde konustugu sozlerle guldurdugunu saniyorum.

Alıntı:
Muzır mizah üretmek en kolay yoldur. İnsanların zekasına değil içgüdülerine hitap ettiğinizde alıcı kitlesi hayli geniş olacaktır. Oysa seviyeli mizah; dil zenginliğini, ince zekayı, derin bir felsefeyi ve ciddi bir yeteneği gerekmektedir. Onun için mesaj kaygısız mizah en kestirme yoldur.

Insanlarin en cok guldukleri sey; kendilerinin de aslinda her zaman karsilastiklari olaylara hic o gozle bakmadiklarini farketmeliridir. Herkesten farkli bir gozle bakabilmek de kolay degildir. Gulduren aslinda mesaj kaygisini hep tasir. O, farkli bir mesaj cikaran ve o mesaji paylasandir.

Alıntı:
Ne Yapılmalı?

Bence ya gulmeli, ya da gulmemeli. Bunun icin de bir caba sarfedilemez zaten.


Alıntı:
Mizah elbette toplumdaki eğilimlerden, zıtlıklardan yararlanacaktır. Kötü olan şey toplumdaki magandalık gibi, argo gibi hastalıklı davranışları sevimli hale getirerek, bu davranışların daha da yaygınlaşmasında meşru zemin oluşturmasıdır.

Iletsim araclari daha dogal sadece. Kendimizle yuzlesmek, zaten varolanlari mesrulastirmak degildir bence. Yerli bir filme " ama biz evlerimizde ayakkabiyla gezmiyoruz ki" diye elestri getirilebilir, getirilmelidir. Ancak esini bir baskasiyla ayni yatakta goren birinin "hay aksi" demesini beklememeli hic kimse. O durumda olan bir Turk'un sarfedecegi seyleri soyleyen birisinin sozlerine gulen kisilerin zeka seviyelerini artirmak da o filmi yapanlarin misyonu olmamali bence. Diyarbakir turkusunu "Istanbul sivesiyle" soyleten TRT bile bundan vazgecti. Olmayan bir seyin, olan gibi sunulabilecegi bir millet olmayacak kadar gelistik bence.
Alıntı:
Maganda davranışına maruz kalan kişi bundan son derece muzdaripken, başkalarına yapıldığında hoş ve sevimli buluyorsa burada ciddi bir mantık fukaralığı vardır.

"Yorgan gitti kavga bitti" derken Nasrettin Hoca; magdura gulmuyor muyuz?
Belki de "maruz kalanin da" gulup gecmesi gerektigidir mesaj? Boylelikle toplumsal barisi saglamayi misyon edinmislerdir...

Alıntı:
Mizahın güldürerek eğitme yerine güldürerek yozlaşmayı tetiklemesi kabul edilemez.
Belki de simdiye kadar egitilirken gulduk. Simdiyse yozlasarken. Gelistiren de yozlastiran da mizahcilar degil belki de. Onlar sadece olana gore misah yapiyor belki de...

Alıntı:
Mizah sıra dışı düşünmeyi, yaratıcılığı, eleştirel düşünmeyi, özgür fikri tahrik etmelidir. Bunu yaparken toplumu daha ileri boyutlara taşıması hedeflenmelidir.

Mizahci zaten sira disi dusunur, yaraticidir, elestirel dusunur. Toplum ne kadar gelismisse, o da az biraz daha gelimistir sadece.

Alıntı:
Mizah toplumsal hastalıklarımızla alay ederek bir eğitim görevi üstlenebilir. Ama toplumsal hastalıklarımızı abartarak ve meşrulaştırarak sevimli hale getirmesi zararlı sonuçlar doğurur.

Bence siyatcilerle ilgili karikaturleri de bir dusunun ornegin... Cok defa soylediginiz gibi olmuyor sonuclar.

Alıntı:
Mizah üretirken geleneksel mizah anlayışımızdan istifade edilmelidir. Güncel mizahı üretirken içine felsefi bir derinlik katılabilir.

Devekusu Kabereyi izlerseniz, aslinda her mizahcinin bir oncekinden esinlendigini, bir sonrakine esin kaynagi oldugunu gorebilirsiniz.

Alıntı:
Bütün bunların olması için; kaliteli mizah talep eden, okuyan, düşünen, üreten bir topluma ihtiyaç vardır. Talep arzı doğuracaktır.

Evet; aslolan budur. Arzin talebi dogurmasi genel gecer bir kural olamaz.

Saygilar