Mesajı Okuyun
Old 10-02-2009, 12:19   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi


Esas: 2007/420
Karar: 2007/1032
Karar Tarihi: 29.01.2007


ÖZET: Dava, davalıların malik ve sürücüsü oldukları araçlar nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, araçlardan birinde yolcu olarak bulunan davacıların murisinin hayatını kaybetmesi sonucu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Olayda, davacıların murisine atfedilecek kusur olmadığı da dikkate alınarak, hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın özelliklerine, davacıların murislerinin ölümünden etkileniş derecesine ve olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşmemekte ve az olup, davacılar yönünden manevi tatmini sağlayacak ölçüde ve adalete uygun, makul bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.


(818 S. K. m. 47, 51, 145) (2918 S. K. m. 85) (6762 S. K. m. 806)


Dava: Taraflar arasında görülen davada Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 01.07.2005 tarih ve 2000/120-2005/244 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi İ. A. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra, işin gereği görüşülüp düşünüldü:


Karar: Davacılar, davalıların sürücü ve malikleri oldukları araçlardan birinden dökülen mazot nedeniyle murislerinin yolcu olarak içinde bulunduğu diğer aracın kayarak devrilmesi sonucu murislerinin öldüğünü ve bu olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek, asıl ve birleşen davada anne için 13.863.862.597.- TL maddi ve her bir davacı için ayrı ayrı 5.000.000.000.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.


Davalılardan M. ve H., kusurlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.


Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.


Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre; davalı sürücü M.'nin 3/8 oranında, diğer davalı sürücü A.'nın ise 5/8 oranında kusurlu olarak murisinin ölümüne sebep oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne; davacılardan anne için 13.863.862.597.-TL maddi, 2.000.000.000.-TL manevi, diğer davacıların her biri için 1.000.000.000.-TL manevi tazminatın temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.


1 - Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.


2 - Dava, davalıların malik ve sürücüsü oldukları araçlar nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, araçlardan birinde yolcu olarak bulunan davacıların murisinin hayatını kaybetmesi sonucu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.


Davacıların murisi, davalılardan M.'nin sürücü ve H.'nin maliki olduğu minibüste yolcu iken, diğer davalıların maliki ve sürücüsü oldukları araçtan yola sızan mazot nedeniyle minibüsün kayması sonucu oluşan kazada hayatını kaybetmiştir.


Alınan bilirkişi raporuna göre, murisin içinde bulunduğu minibüsün sürücüsü M. 3/8, diğer araç sürücüsü A. 5/8 oranında kusurlu bulunmuştur. Mahkemece, davalılar kusur oranlarına göre maddi ve manevi tazminattan sorumlu tutulmuşlardır.


Davalılar, kazaya karışan araçların sürücüsü ve malikleri olup, muhtelif sebeplerle davacılara karşı Borçlar Kanunu'nun 51. madde hükümleri gereğince eksik teselsül hükümlerine göre müteselsilen sorumludurlar.


Davacılar, tam teselsülde olduğu gibi, bütün zararın tazminini müteselsil borçlulardan tümünden isteyebilecekleri gibi birisinden de isteyebilir. Borçlar Kanunu'nun 145. maddesi hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri de bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır.


Davacıların murisi araçta yolcu olarak bulunup, kusurundan söz edilmesi mümkün bulunmadığından T.T.K.'nun 806/2. maddesine göre, taşıyıcı sıfatına haiz olan davalılar M. ve H.'nin zararın tamamından davacıya karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Diğer davalılar da, olaydaki sıfatları itibariyle 2918 Sayılı Kanunun 85/1, BK.'nun 41 ve 55. maddeleri icabı olarak sorumlu bulunmaktadırlar. Davalılar, yukarıda açıklandığı üzere somut olayda davacılara karşı muhtelif sebeplere binaen mesul olduklarından, BK.'nun 51/1. maddesi hükmü gözetilerek, zarardan talep gibi müteselsilen (zararın tamamından) sorumlu tutulmaları gerekirken, sorumluların ancak iç ilişkide birbirlerine açacakları rücu davalarında uygulama yeri olan kusur oranında tahsile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.


3- Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır.


Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. ü halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde de, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça belirtilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.


Somut olayda, davacıların murisine atfedilecek kusur olmadığı da dikkate alınarak, hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın özelliklerine, davacıların murislerinin ölümünden etkileniş derecesine ve olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşmemekte ve az olup, davacılar yönünden manevi tatmini sağlayacak ölçüde ve adalete uygun, makul bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.


Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 415,00.- YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan M. ve H.'den alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 157,94.-YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan Y. ve A.'dan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davacılar iadesine, 29.01.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları