Şeyh Edebali
Osman Bey'e yönetime geçince şu aşağıdaki öğütleri vermiş.
bir de arkasından bir hikaye yazacağım.
Bugünlerde kendimiz için, yetiştireceğimiz çocuklarımız için..
aynı vakur ve ve hoşgörüde bulunmasını dilediğimiz , ama ne yazık ki göremediğimiz elinde devlet "erk" i bulunanlar için, yöneticilerimiz için..
|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize;
uysallık sana.
Güceniklik bize;
gönül almak sana.
Suçlamak bize;
katlanmak sana.
Acizlik bize yanılgı bize;
hoş görmek sana.
Geçimsizlikler çatışmalar uyumsuzluklar anlaşmazlıklar bize;
adalet sana.
Kötü göz şom ağız haksız yorum bize;
bağışlama sana.
Bundan sonra bölmek bize;
bütünlemek sana.
Üşengeçlik bize;
uyarmak gayretlendirmek şekillendirmek sana.
Ey Oğul!
Yükün ağır işin çetin gücün kıla bağlı Allah yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla bizim gibi dervişler de düşünce fikir ve dualarla bize vaat edilenin önünü açmalıyız.
Tıkanıklığı temizlemeliyiz.
Oğul!
Güçlü kuvvetli akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin..
Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir.
Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de diri tutan da bu irfandır.
İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar akşam ezanında ölürler. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler bilinmeyenler ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene acı! Unutma ki yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru yiğidin iyisine deli (korkusuz pervasız kahraman gözü pek) derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman insanın kendisidir. Dost ise nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke idare edenin oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce yerine kim geçerse ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki yaşayamadılar. İnsan bir kere oturdu mu yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür.
Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez.
Dost düşman olur; düşman canavar kesilir!.
Kişinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de bilirim ki kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok süre az!.
Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki toprağın tavda olduğunu bilebilsin.
Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!..
Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilemez.
Osman! Geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın.
Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın.
Şeyh Edebali
13. Yüzyıl Söğüt-Bilecik
Not:
Osman Bey 68 yaşında öldü.
Vefat ettiğinde geriye bıraktığı mal varlığı şunlardı :
Bir at zırhı bir çift çizme birkaç tane sancak bir kılıç bir mızrak bir tirkeş birkaç at üç sürü koyun tuzluk ve kaşıklık. |
|
|
|
|
|