|
(AŞAĞIDAKİ YARGITAY KARARI TÜRK HUKUK SİTESİNDEN BAŞKA BİR BAŞLIK ALTINDAN KOPYALANMIŞTIR)
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas : 2000/9515
Karar : 2000/9535
Tarih : 27.11.2000
KARAR METNİ :
YARGITAY KARARI
Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 17.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 3.2.2000 gün ve 1999/291-2000/39 s. kararın Yargıtayca tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, mülkiyeti Ali Demiryülek'e ilişkin aracın müvekkili şirket tarafından 20.10.1997 gününde noter satış sözleşmesi ile satın ve ardından devir alındığını, bu şahsın davalı bankaya olan borcundan dolayı yapılan takipte trafik kaydında henüz devir işlemleri yapılmamış müvekkiline ilişkin araç üzerine haciz tatbik edildiğini, istihkak iddiasında bulunarak, istihkak davası açıldığını, buradan verilecek kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, trafik kaydına tescil işleminin bildirici mahiyette olduğunu, aracı teslim alan müvekkilinin araç maliki olduğunu beyanla, aracın mülkiyetinin müvekkiline ilişkin olduğunun tespitine, haczin fekkine, bu konudaki muarazanın men'ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, aynı konuda 1.İcra Tetkik Mercii'nde dava bulunduğunu, derdestliğin sözkonusu olduğunu, süresi içinde istihkak davası açmayan üçüncü şahsın bu davasında hakdüşürücü sürenin geçirilmiş bulunduğunu, devir işleminin kötüniyetli ve alacaklılardan mal kaçırmak amacını taşıdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, ihtihkak davası sonunda verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği, icra mahkemelerinin dar yetkili mahkemeler olmaları sebebiyle derdestlik ve kesin hüküm itirazlarının yerinde olmadığı, aracın satım işleminin haciz tatbikinden önce yapıldığı, davacının kötüniyetinin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile aracın mülkiyetinin davacıya ilişkin olduğunun tespitine, haczin fekkine, davalının muarazasının men'ine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davalının dava dışı borçlu hakkında yapılan takip sonucu, davaya konu aracın trafik kaydına haczedildiğine ait şerh konulmuştur. Bunun üzerine davacının davalı alacaklı aleyhine açtığı istihkak davası İcra Tetkik Mercii'nce süre yönünden reddedilmiş ve karar kesinleşmiş, davacı bu kez mülkiyetin tespiti haczin kaldırılması ve muarazanın men'i istemleri ile görülmekte olan bu davayı açmıştır.
İİK.nun 97 nci maddesinin 11 inci fıkrasına göre, istihkak davası genel hükümler dairesinde ve basit usule göre görülmektedir. Bu sebeple merciice istihkak davası sonucu verilen karar aynı taraflar arasında genel mahkemede açılan dava yönünden kesin hüküm oluşturur. Uygulama ve öğretide de bu görüş benimsenmiştir. (Bkz.Prof.Dr. B.Kuru, İcra İflas Hukuku, C.2. Sh.1107 vd., Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 02.02.1998 gün 1987/5374 Esas, 1988/477 Karar, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 15.03.1982 gün 1489-1688, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 09.11.2000 gün 2000/6244-8716 s. kararları.)
Bu durumda, İİK.nun 97/6 ncı maddesine göre açtığı dava reddedilen davacının istihkaka konu aracı haczettiren davalıya karşı böyle bir dava, yani genel hükümlere dayalı yeni bir dava açması mümkün değildir. Davacı ancak, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre asıl borçluya karşı dava açabilir.
Mahkemece, bu sebeple davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|